Zafer Çağlayan Rıza Sarraf Davasına Sanık Olarak Eklendi

 

New York Güney Bölgesi Başsavcılığı Zafer Çağlayan’ı, ABD’de görülen Rıza Sarraf ­davasına sanık olarak ekledi.

New York Güney Bölgesi Başsavcılığı tarafından dava dosyasına konan ek iddianamede Zafer Çağlayan’ın yanı sıra, Halk Bankası eski genel müdürü Süleyman Aslan, aynı bankanın Uluslararası Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Levent Balkan ve Rıza Sarraf‘ın çalışanı Abdullah Happani de bulunuyor.

Bu şekilde Sarraf davasında yargılanan sanık sayısı ikisi tutuklu olmak üzere dokuz kişiye çıktı.

New York Güney Bölgesi Başsavcılığı, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan‘ın da sanık olarak Sarraf davasında yargılanacağını ve ek iddianameyle ilgili basın açıklmasını Twitter hesabından duyurdu.

Sarraf davasındaki ek iddianamede aralarında Çağlayan’ın da bulunduğu isimlerin, İran’a uygulanan ambargoyu delmekten 5 yıl, kara para aklamaktan 20 yıl, bankacılık sistemini zarara uğratmaktan 30 yıl olmak üzere toplam 55 yıl hapis cezasıyla yargılanacakları ifade edildi.

‘Sarraf’ın yolsuzluklarını rüşvet karşılığı gizledi’

Federal Mahkeme Heyeti tarafından kabul edilmesinden sonra açıklanan ek iddianamede, eski bakan Çağlayan’ın on milyonlarca dolarlık nakit ve mücevheri rüşvet olarak aldığı iddia edildi.

Çağlayan’ın Ekonomi Bakanlığını yürüttüğü dönemde makamını kullanıp, İran ambargosunu delen Sarraf’ın kurduğu yolsuzluk ağını aldığı rüşvet karşılığında gizlediği de iddialar arasında.

Çağlayan ile ilgili suçlamalar arasında çoğunluk hissesi Türkiye hükümetinin olduğu bir bankada yapılan hileli işlemler için direktif verdiği ve bu konuda Sarraf’ın kurduğu yolsuzluk ağı içinde bulunan bazı kişileri de işe atadığı da var.

Zarrab: Dava nasıl siyasi meseleye dönüştü?

Zafer Çağlayan Rıza Sarraf Davasına Sanık Olarak Eklendi

ABD’de tutuklu yargılanan İran ve Türkiye vatandaşı Reza Zarrab‘ın durumu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son Washington ziyaretinde resmi gündem maddeleri arasında değildi.

Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile düzenlediği ortak basın toplantısında da Zarrab konusuna değinmemişti. Fakat, Cumhurbaşkanı ABD’den Türkiye’ye giderken Trump’la görüşmesinde Zarrab konusunun gündeme geldiğini doğrulamıştı.

19 Mart’ta ABD’deki Miami Havalimanı’nda gözaltına alınan Zarrab, daha sonra çıkarıldığı mahkemede tutuklanmıştı.

Reza Zarrab ABD’de ne ile suçlanıyor?

İran asıllı Türkiye vatandaşı iş adamı Reza Zarrab, Mart 2016’da Miami kentinde yakalandı.

İddianamede; ABD’yi dolandırmak, bankacılık sahtekârlığı ve kara para aklama suçlamaları yöneltildi.

Zarrab’in iki İran vatandaşıyla birlikte, ABD’nin yaptırımlarını yasadışı yollarla baypas etmek için İran devleti ve bazı şirketleri adına milyonlarca dolarlık finansal işlem yaptığı öne sürülüyor.

Mart 2017’de New York’ta gözaltına alınan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın da Zarrab’ın suç ortağı olduğu iddia ediliyor.

Zarrab’ın avukatlarına ‘davayı bulandırıyorsunuz’ suçlaması

Zarrab, daha önce de Türkiye’deki 17 – 25 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmaları kapsamında tutuklanmış ve iki ayı biraz aşkın bir süre hapis yattıktan sonra serbest bırakılmış. Daha sonra hakkındaki suçlamalar düşürülmüştü.

Dava dosyasında Zarrab, o dönem bakanlık yapan isimlere rüşvet vermekle suçlanıyordu.

Dava hangi aşamada bulunuyor?

İlk duruşması Eylül 2016’da yapılan davaya New York’ta devam ediliyor. Ancak son aylarda davanın gidişatı Zarrab’ın savunma ekibine eklediği iki avukatla ilgili yürütülen yeterlilik (Curcio) duruşmalarına kilitlenmiş bulunuyor.

Zarrab, New York eski Belediye Başkanı ve Trump’ın yakın çalışma arkadaşlarından Rudolph Giuliani ile eski Başkan George W. Bush döneminin Adalet Bakanı Michael Mukasey’i de savunma ekibine dahil etti.

Mukasey’in oğlu Marc Mukasey’in de, davanın iddia makamı New York Güney Bölgesi Başsavcılığı için görevden alınan Preet Bharara’nın yerine atanacak isimler arasında olduğu belirtiliyor.

Zarrab, Trump’ın yakın çalışma arkadaşı Rudy Giuliani’yi de savunma ekibine dahil ettmişti.

Zafer Çağlayan Rıza Sarraf Davasına Sanık Olarak Eklendi
Rudy Giuliani

New York’taki mahkeme, Giuliani ile Mukasey’in Zarrab’ın savunma ekibine dahil olmasının çıkar çatışması yaratıp yaratmayacağını inceliyor.

Savcılık iki konuda çıkar çatışması yaşanabileceğini öne sürüyor:

  • Giuliani ve Mukasey’in bağlı oldukları iki ayrı hukuk bürosunun aynı zamanda davanın mağdurları arasında sayılan bazı finans kuruluşlarını da temsil etmesi,
  • Giuliani’nin bağlı olduğu Greenberg Traurig’in müvekkilleri arasında Türkiye Cumhuriyeti devletinin de bulunması.

Son duruşmada, Yargıç Richard Berman dava sürecinde Zarrab ve müvekkil bankalar ya da Türkiye devleti arasında herhangi bir çıkar çatışması yaşanması halinde ne olacağı ve Greenberg Traurig’in Zarrab’ı mı, yoksa Türkiye devletini mi temsil ettiğinin netleşmediğini söyledi.

Yeterlilik duruşmaları devam ediyor. Davanın esasına henüz geçilebilmiş değil.

Davanın siyasi boyutu var mı? yok mu?

ABD, kuvvetler ayrılığı ilkesinin çok katı bir şekilde uygulandığı ülkelerden biri olarak görülüyor. Bu nedenle, yürütmenin yargıya müdahalesi yasadışı ve ciddi cezai müeyyide içeriyor.

Ancak, hem davada ortaya atılan iddialar hem de politik bağlantıları güçlü iki ismin sürece dahil olması sürecin siyasi bir boyut da kazanmaya başladığının bir işareti olarak görülüyor.

Duruşmalarda Zarrab, saygın bir iş adamı olduğunu anlatmak adına Türkiye’deki üst düzey bağlantılarından ve yardım faaliyetlerinden söz ederken, savcılık ise Zarrab’ı bu bağlantılarını kullanarak yasadışı faaliyetlerini yürüttüğünü ve soruşturmalardan kurtulduğunu öne sürüyor.

Giuliani ve Mukasey gibi politik bağlantıları güçlü iki ismin Zarrab’ın savunma ekibine dahil olması da siyasi boyut yorumlarına ivme kazandırdı.

Giuliani, mahkemeye sunulan yeminli yazılı ifadesinde, Zarrab adına yapacakları çalışmaların ve oynayacakları rolün özünün tanımlanmasına dair soruya şu yanıtı verdi:

“Verdiğimiz hizmetler, tamamen olmasa da esas olarak, ABD ile Türkiye arasında ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarını destekleyecek ve Sayın Zarrab’ın yararına olacak bir çeşit anlaşmanın parçası olarak çözümlenip çözümlenemeyeceğinin belirlenmesine dair çalışmalara odaklanmaktadır… Bu hizmetler, hem ABD hem Türk devletinin üst düzey yetkilileriyle toplantı ya da görüşme yapmayı da kapsamakta ve ileride de kapsayacağı tahmin edilmektedir” yanıtını verdi.

Giuliani, ayrıca, bu kapsamda görüşülen Türk yetkililer arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da olduğunu açıkladı.

Mukasey de yeminli ifadesinde, “ABD’li ve Türk devlet yetkilileri, ABD’nin güvenliğini artıracak ve bu davaya konu meseleleri çözüme kavuşturacak bir anlaşmanın kovalanması olasılığına açık fikirle yaklaşmayı sürdürmektedir” dedi.

Özellikle Giuliani ve Mukasey’in devreye girmesi ve Türkiye’ye gelerek Erdoğan’la görüşme yaptıklarının ortaya çıkmasının ardından halihazırda davayı takip eden ABD basınının da işin siyasi boyutuna odaklandığı görülüyor.

New York Times gazetesinde Nisan ayında konuyla ilgili yayınlanan haberde, Giuliani ve Mukasey’in Erdoğan ile görüşme yaptıkları Türkiye ziyaretleri “sıra dışı” olarak nitelendirildi. Haberde, “Türkiye’nin ABD’nin bölgedeki çıkarlarına daha fazla yardımcı olabileceği bir diplomatik anlaşmaya varmayı umuyorlar. Bunun karşılığında da ABD’nin, davası Erdoğan’ın da ilgisini çeken Zarrab’ı serbest bırakabileceği belirtiliyor” denildi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önce ABD’ye giderek ABD’li yetkililerle görüşmüştü.

Zafer Çağlayan Rıza Sarraf Davasına Sanık Olarak Eklendi
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ

Türk hükümeti, Zarrab davasına nasıl yaklaşıyor?

Hem Zarrab’ın Türkiye’de bağlantılarından bahsetmesi hem de savcılığın Türk makamlarına ilişkin iddiaları, Türk hükümetinin de dava sürecinde gündeme gelmesine neden oldu.

Savcılık, Zarrab hakkındaki soruşturmasında 17 Aralık’taki yolsuzluk iddialarıyla ilgili hazırlanan fezleke de önemli bir yer tutuyor.

İddia makamı, kefaletin talebinin reddi istemiyle yazdığı yazıda, Zarrab’ın Türkiye’deki etkinliğinden bahsederken, “Olağanüstü malvarlığını yalnızca ev, yat ve diğer kıymetlerin alımı için değil, aynı zamanda Türkiye’de yolsuzluğa bulaşmış siyasetçilere para vererek ulaşmak için de kullandı” diyor.

Ayrıca savcılığın Mayıs 2016’da mahkemeye sunduğu gerekçe dosyasında da eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, kardeşi Mehmet Şenol Çağlayan, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ve Halkbankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın da isimleri yer aldı. Savcılık, belgelerini sunduğu gerekçe dosyasında Zarrab’ın eski bakanlara rüşvet verdiğini iddia etti.

17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının Gülen Cemaati’nin iktidarı değiştirmek için kurduğu bir komplo olduğunu savunan Türk hükümeti ise Zarrab’ın ABD’de tutuklanmasına ilk etapta mesafeli ve temkinli yaklaştı.

Dönemin Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Sözcüsü Ömer Çelik, Zarrab’ın ABD’de yakalanmasının ardından yaptığı ilk değerlendirmede, bu gelişmeyi “savcıların tasarrufu” olarak nitelendirdi ve “Bu olaylarla Türkiye Cumhuriyeti’nin, Cumhurbaşkanı’nın (Recep Tayyip Erdoğan) ya da AK Parti’nin herhangi bir şekilde yan yana anılması dahi söz konusu olamaz” diye konuştu.

Zafer Çağlayan Rıza Sarraf Davasına Sanık Olarak Eklendi
Reza Zarrab (sağda) ve Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla duruşmaya mavi mahkum tulumlarıyla getirildi.

Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ise Pennsylvania’da yaşayan Fethullah Gülen’i ima ederek, ABD’nin bütün kara para aklama çabalarına karşı aynı tutarlılığı göstermesini beklediklerini söyledi.

Benzer bir eleştiri aynı dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunun Türkiye ile alakalı bir konu olmadığını belirtti.
Eylül 2016’da Zarrab konusunu dönemin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile yaptığı görüşmede gündeme getiren Erdoğan, bazı art niyetli girişimlerle eşinin adının dosyaya eklenmek istendiğini söyledi.

Erdoğan, son olarak Reuters haber ajansına verdiği mülakatta, Zarrab’ın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu hatırlatarak, “Dolayısıyla devletlerin, yöneticilerin herhalde bir görevi de kendi vatandaşlarının hukukunu korumaktır” dedi.

Anlaşma olur mu?

Konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmamış olsa da görüşme trafiği ve avukatların ifadeleri perde arkasında iki devlet arasında bir anlaşmanın pazarlığının yapılmakta olduğu iddialarının ortaya atılmasına neden oluyor.

ABD’de bazı durumlarda, dava devam ederken iddia makamı ve savunma, daha düşük bir hapis cezası karşılığında davaya konu bir suçun kabul edilmesini öngören bir anlaşmaya varabiliyor.

Böylece, yargıcın da bu anlaşmayı onaylaması şartıyla, dava sonuçlanmış oluyor.

Bazı soruşturmalarda savcılık, kilit zanlılara, itiraf ya da bildiklerini anlatması karşılığında “dokunulmazlık” veya daha düşük bir hapis cezası verilmesini kabul ediyor.

Bu tarz anlaşmalar için yapılan pazarlıklar genellikle savunma avukatı ve iddia makamı arasında yürütülüyor.

ABD basının da yer alan yorumlarda, Giuliani ve Mukasey’in devletler düzeyinde görüşmeler yürütmesinin, Zarrab davasını bir yargı sürecinin ötesinde, diplomatik ve siyasi boyutları da olan bir meseleye dönüştürdüğünü belirtiyor.

New Yorker’da Dexter Filkins tarafından Nisan ortasında yazılan bir makalede, “ABD Başkanına yakın bir savunma ekibi kurmasının ve düşmanca davranan bir savcının görevden alınmasının ardından Zarrab da savcılıktan iyi bir anlaşma koparacağını umuyor olabilir” denildi.

Bir yargı sürecinin siyasi ve diplomatik bir anlaşmayla nasıl sonuçlandırılabileceğine ilişkin ise ciddi tartışmalar yapılıyor.

ABD’de başkanın Adalet Bakanı aracılığıyla federal bir savcıya belli bir davada suçlamaları düşürme talimatı verme yetkisi veriyor.

Ancak diğer yandan Trump’ın şu anda yargı ve soruşturma makamlarıyla yaşadığı kriz nedeniyle yeni sorunlar açabilecek bir girişimde bulunmak için ne kadar istekli olacağı belirsiz.

Emekli Federal Savcı Kevin Snapp, Washington Hattı web sitesine yazdığı hukuki analizde, başkanın yetkileri kapsamında bu durumda müdahale etme ihtimalinin çok az olduğunu belirtti.

Snapp, “Bir başkanın, iki devlet arasında varılacak bir ‘anlaşma’ ile bir başka ülkenin vatandaşına yönelik devam eden bir federal yargı sürecini durdurması neredeyse imkansız” dedi.

Zarrab’ın avukatlarına ‘davayı bulandırıyorsunuz’ suçlaması

Zafer Çağlayan Rıza Sarraf Davasına Sanık Olarak Eklendi

ABD’de tutuklu olarak yargılanan Türkiye ve İran vatandaşı Reza Zarrab, Pazartesi günü New York’ta çıktığı duruşmada hakkındaki ‘İran yaptırımlarını ihlâl etme’ suçlamalarını bir kez daha reddetti.

New York Güney Bölge Savcılığı’nın odağındaysa Zarrab’ın avukatları vardı.

Savcılık makamını temsilen konuşan Dennis Lockhard, Zarrab’ın işlediği iddia edilen suçların ‘ABD’nin ulusal güvenliğinin tehlikeye atılması’ anlamına geldiğini ifade ederek, tutuklu işadamının avukatları eski New York Valisi Rudolph Giuliani ile eski Adalet Bakanı Michael Mukasey’in müvekkillerinin işlediği suçları olduğundan küçükmüş gibi göstermeye çalıştığını söyledi.

Lockhard, “Mukasey ve Giuliani, Zarrab’a yöneltilen suçlamalarda nükleer teknoloji transferi ya da silah ticaretinin söz konusu olmadığını söylüyorlar. Oysa İran Devrim Muhafızları, yaptırım kapsamındaki İran bankaları ve Tahran yönetimi Zarrab sayesinde uluslararası finansal sisteme erişim sağlayabiliyordu” diye konuştu.

Lockhard, hakim Richard M. Berman’a “Zarrab’ın ve işbirlikçilerinin hem İran hem de Türkiye’de üst düzey hükümet ve banka yetkilileriyle birlikte çalıştığını, İran’ın o dönemdeki Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’a bizzat mektup yazarak yardımcı olmak istediğini kanıtlayacağız” dedi.

Lockhard ayrıca Giuliani ve Mukasey’in Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la da görüşme talebinde bulunduğunu ifade ederek, “Bunun basına sızdırıldığını iddia ederek davayı bulandırmaya çalıştılar. Halbuki açıklama yeminli ifadelerindeydi” dedi.

Giuliani ve Mukasey mahkemeye sundukları ifadede “ABD ve Türkiye’deki üst düzey yetkililer ABD’nin güvenliğini güçlendirecek bir uzlaşmaya sıcak bakıyor” demişlerdi.

Giuliani aynı ifadede ayrıca Türkiye’deki temasları sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da görüştüğünü söyleyerek, uzlaşı için zemin arayışında olduğunu belirtmişti.

Giuliani’nin hukuk danışmanlık şirketinin Türkiye hükümetinin avukatlığını üstlendiğini hatırlatan Lockhard ise, bu durumun Zarrab davasında çıkar çatışması yarattığını vurguladı.

Reza Zarrab’ın avukatlarından Ben Brafman savcılık makamının açıklamalarına yanıt vermezken “Sessizliğimin Lockhard’ın sözlerine katıldığım anlamına gelmesini istemiyorum” demekle yetindi.

ABD’de gözaltına alınıp tutukalan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla da Reza Zarrab’la birlikte duruşmadaydı.

Mahkemenin Zarrab’ın avukatları Giuliani ve Mukasey’e Atilla’nın davasına da müdahil olup olmayacaklarını sorması üzerine iki avukat konuya ilerleyen günlerde karar vereceklerini, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Atilla’nın kefaletle serbest bırakılması talebini hazırladıklarını söylediler.

Trump, Zarrab iddianamesini hazırlayan Savcı Bharara’yı görevden almıştı

Zafer Çağlayan Rıza Sarraf Davasına Sanık Olarak Eklendi
Bharara, yüksek profilli kişileri soruşturmasıyla ve açtığı yolsuzluk dosyalarıyla biliniyor.

ABD Başkanı Donald Trump, İran asıllı Türk vatandaşı Reza Zarrab aleyhindeki iddianameyi hazırlayan New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara’yı görevden aldı.

Preet Bharara, Amerikan Adalet Bakanlığı tarafından istifası istenen 46 savcıdan biriydi.

Tüm bu savcılar eski Başkan Barack Obama döneminde görevlerine atanmışlardı.

Reza Zarrab’ı tutuklatan ABD’li savcı Preet Bharara kimdir?

Preet Bharara Twitter hesabından yaptığı açıklamada, kovulduğunu söyledi.

Bharara, “İstifa etmedim. Dakikalar önce kovuldum. New York Güney Bölgesi Başsavcılığı sonsuza dek profesyonel yaşamımın en büyük onuru olacak” diye yazdı.

Zafer Çağlayan Rıza Sarraf Davasına Sanık Olarak Eklendi

8 Kasım’da yapılan seçim sonrası ABD’nin 45. Başkanı seçilen Donald Trump, Preet Bharara’dan görevini sürdürmesini istemişti.

TIME’e kapak olmuştu

48 yaşındaki Hindistan asıllı Bharara, 2009’da New York Savcısı olduktan sonra 25 farklı ülkeye gönderdiği güvenlik güçleriyle silah ve uyuşturucu ticaretiyle suçlanan kişileri New York’a getirtmiş ve hakim karşısına çıkartmıştı.

Bharara, yüksek profilli kişileri soruşturmasıyla ve açtığı yolsuzluk dosyalarıyla biliniyor.

İran’a yönelik uygulanan yaptırımları ihlal etmekle suçlanan Reza Zarrab aleyhindeki iddianameyi hazırlayan Bharara, ABD’de adını diplomatları, siyasileri ve 2008 küresel krizinin ardından 100’e yakın bankacıyı soruşturarak duyurmuş bir isim.

Zafer Çağlayan Rıza Sarraf Davasına Sanık Olarak Eklendi
Time dergisi 2012’de savcıya “Wall Street’i suç üstü yakalayan adam” başlığıyla kapağında yer vermişti.

Zeybekci’den Halkbank tepkisi: ABD’nin yaptığı kabalık ve saygısızlık

Zafer Çağlayan Rıza Sarraf Davasına Sanık Olarak Eklendi

Nihat Zeybekci, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla‘nın ABD’de tutulanmasını eleştirdi. Zeybekci, Atilla’ya yapılanları “kabalık ve saygısızlık” olarak nitelendirdi.

İzmir’de basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Zeybekci, bir gazetecinin ABD’deki tutuklamaya ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine, “Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı illegal bir örgütün temsilcisi değil, ABD’ye seyahat edebilen birisi” dedi.

Zeybekci sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bilgiye, onun ifadesine ihtiyacı varsa, hani müttefiktik hani dosttuk? Böyle bir durum varsa, ihtiyacın varsa madem dostsak, müttefiksek bunu neden saklıyorsun, niye köşenin arkasında bekliyorsun, sütrede pusu kuruyorsun?”
Zeybekçi ” Bu kabalık ve saygısızlık, başka hiçbir şey değil. Sonuçlarını görmeden, ne için böyle bir şey yapıldığını, ne soracaklarını bilmeden bunun bir ülke meselesi veya komplo olduğunu söylemek zor” diye ekledi.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: Yakından takip ediyoruz

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın tutuklanması ile ilgili süreci yakından takip ettiklerini söyledi.

Zafer Çağlayan Rıza Sarraf Davasına Sanık Olarak Eklendi
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın tutuklanması konusunu Pazartesi günü Ankara’ya gidecek olan ABD’li mevkidaşı Rex Tillerson’la (sağda) görüşeceğini söyledi.

Mevlüt Çavuşoğlu TRT Haber’e yaptığı açıklamada, New York Başkonsolosluğu’nun Türk vatandaşı ve üst düzey bir banka yöneticisinin içinde bulunduğu durum hakkında bilgi almakta sıkıntı yaşadığını da belirtti.

Çavuşoğlu, “Biz de çok yakından takip ediyoruz. Öyle görünüyor ki; görevden alınan, FETÖ ile yakın olan Bharara’nın hazırladığı iddianameden yola çıkan…Önceden hazır olduğu görülüyor. Hemen mahkemeye de çıkardılar” dedi.

Dışişleri Bakanı, Perşembe günü Türkiye’yi ziyaret edecek olan ABD’li meslektaşı Rex Tillerson ile yapacağı görüşmede bu konuyu da gündeme getireceğini söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, “Kendisine bu konunun ne olduğunu da soracağız. Endişelerimizi de, şu ana kadar yaşanan süreçte söylediğimiz erişimin engellenmesi konusunu da gündeme getireceğiz” diye konuştu.

Zafer Çağlayan Rıza Sarraf Davasına Sanık Olarak Eklendi
ABD’de gözaltına alındıktan sonra Manhattan Bölge Mahkemesi’ne çıkan ve tutuklanan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın mahkeme salonunda yapılan çizimi.

Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla, İran asıllı Türk iş adamı Reza Zarrab’ın yargılandığı dava kapsamında Salı günü ABD’nin New York kentinde gözaltına alınmıştı.

Mehmet Hakan Atilla daha sonra çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanmıştı.

‘Zarrab’la birlikte hareket etmekle’ suçlanıyor

Atilla’nın, ABD’nin İran’a ekonomik yaptırımlarının delinmesinde Türkiye vatandaşı da olan İranlı iş adamı Reza Zarrab’la birlikte hareket etmekle suçlandığı bildiriliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, soruşturmanın iddianamesini hazırlayan New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara’yı görevden almıştı.

Bharara’nın hazırladığı iddianamede Reza Zarrab, Muhammad Zarrab, Camelia Jamshidy ve Hossein Najafzadeh ile işbirlikçilerinin, 2010-2015 arasında İran hükümeti ve diğer İran kurumları adına yaptırımları delerek, Amerikan finans sistemi aracılığıyla yüz binlerce dolar değerinde işlem gerçekleştirdiği belirtiliyor.

19 Mart 2016’da ABD’deki Miami Havalimanı’nda gözaltına alınan Zarrab, iki gün sonra çıkarıldığı mahkemede tutuklanmıştı.

Zarrab’ın yargılandığı davanın bir sonraki duruşması 21 Ağustos’ta görülecek.

Halkbank hisselerinde sert düşüş

Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın tutuklanmasının ardından banka hisseleri güne sert düşüşle başladı.

Borsa İstanbul’da (BIST) Halkbank hisselerindeki düşüş oranı gün içinde yüzde 19’ları gördü.

İkinci seansta Halkbank hisseleri yüzde 14’lük değer kaybıyla işlem görmeye devam ediyor.

BIST Endeksi bankacılık hisselerinde düşüş yüzde 3’e yaklaştı.

Rıza Sarraf Davası Arşivi

[divider]

 

Twitter | Facebook | Pinterest | Akademi Portal Arşiv |  Akademi Portal | Haber

Facebook Hesabınız Üzerinden Yorum Yapın