Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti

Yeni Valiler Kararnamesi’nin Çarşamba günü Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından 20 ilin valisi merkeze çekildi, yerlerine yenileri atandı.

Aydın, Denizli, Eskişehir, Malatya, Muğla, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa ve Van olmak üzere dokuz büyük şehir valisi merkeze alındı. Ayrıca 19 il valisinin de yerleri değiştirildi.

Bürokratların atamaları

Resmi Gazete’de yayınlanan diğer atama kararında ise İçişleri Bakanlığı bünyesinde müsteşar yardımcılıkları ile bazı genel müdürlükler olmak üzere çeşitli birimlere 21 mülki amir atandı.

İçişleri Bakan Yardımcısı Sebahattin Öztürk Merkez Valiliği’ne alındı ve İçişleri Bakan Yardımcısı olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy atandı.​

Ayrıca Bahçelievler, Pendik, Refahiye, Akdeniz ve İskenderun’un aralarında olduğu beş ilçeye de yeni kaymakamlar atandı.

Hatırlayacağımız üzere Çapkın hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı.

Günün diğer haberi

Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, Berlin’de kadın ile erkeklerin birlikte ibadet edeceği caminin Fethullah Gülen yapılanmasının bir projesi olduğu öne sürüldü.

Diyanet İşleri Başkanlığı Berlin’de açılan ve kadın ile erkeklerin birlikte ibadet edeceği liberal cami ile ilgili yaptığı açıklamada, “İbn-i Rüşd-Goethe Camii’nin Fethullah Gülen hareketiyle bağlantılı olduğunu öne sürdü.

Açıklamada “Bunun yıllardır FETÖ ve benzeri menhus yapıların öncülüğünde yürütülen bir din mühendisliği projesi olduğu açıktır. İslam’ın on dört asırlık değişmez sabiteleri olarak devam edegelen bir ibadetini laubalice değiştirmeye kalkışmak asla bir fikir ve düşünce özgürlüğü olarak değerlendirilemez” denildi.

Gülen yapılanmasına yakınlığıyla bilinen Diyalog ve Eğitim Vakfı’nın başkanı Ercan Karakoyun, Berlinli kadın hakları savunucusu Seyran Ateş’in girişimine ortak olmadıklarını söyledi. Karakoyun, “doğru olmadığı halde, bir Türk televizyonunun Ateş’in projesiyle bağlantılı olduklarını duyurmasından sonra ölümle tehdit edildiğini” belirtti.

Mısır’dan da tepki geldi

Berlin’deki Johannis Kilisesi çatısı altında ayrı bir mekanda açılan camide, kadın ve erkeklere bir kadın ve bir erkek imam tarafından birlikte namaz kıldırılıyor. Vaazı, alanın oluşturulmasında aktif rol oynayan kadın hakları aktivisti, yazar ve avukat Seyran Ateş verdi.

İslam dininin kurallarını çiğnediğine ve İslam’ı yıkmayı amaçladığına açıklamasında yer verdi.

Mısır Yüksek Fetva Kurulu Darul İfta da Berlin’deki girişimi eleştirdi ve “kadınların erkeklerle birlikte namaz kılamayacaklarını, kadının başını bağlamadan dua edemeyeceğini ve erkeklerin namaz kıldığı yerde kadının imamlık yapamayacağını” belirtti.

Hatırlayacağımız üzere

Kadın imamlı liberal cami Berlin’de açılmıştı

İşte açılıştan detayla

Almanya’daki cami dernekleri bugüne kadar muhafazakar göçmenlerin organize olduğu kurumlardı. Berlinli kadın hakları savunucusu Seyran Ateş bunu değiştirmeyi amaçlıyor.

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti

Kadın hakları savunucusu Seyran Ateş’in başını çektiği bir grup, Almanya’nın başkenti Berlin’de liberal Müslümanlar için bir cami açtı. İbn-i Rüşd-Goethe Camii’nde kadınlar ve erkekler birlikte ibadet edip vaaz veriyor. Caminin kapıları Sünnilere, Şiilere ve diğer Müslüman mezheplere açık. Kadınların namaz kılarken başını örtme zorunluluğu yok. Projeyi kamuoyuna tanıtan Ateş, Almanya’daki cami cemaatlerinde kadın olarak ayrımcılığa uğradığını hissettiğini ve bu nedenle böyle bir cami açma yolunu seçtiğini belirtti ve “Biz liberaller daha görünür olmak zorundayız” şeklinde konuştu. Projenin ortaklarından Freiburglu İslam bilimci Abdel-Hakim Ourghi de, bu camiinin “Müslümanların kendilerini yeniden tanımlamaları için bir imkan” yarattığını söyledi.

Türkiye kökenli avukat ve yazar Seyran Ateş, proje için Berlin’in Moabit semtindeki bir Protestan kilisesinden bir mekân kiralamış. Ancak hedefi orta vadede, kendi cami binasına sahip olabilmek. Köln kentinde de 2012 yılında kurulan Ren Bölgesi Müslüman Cemaati de, bir Protestan kilisesinin çatısı altında ibadet ediyor. 1970’li yılların sonunda Hristiyanlıktan Müslümanlığa geçen İslam bilimci Rabeya Müller de, bu cemaatin kadın imamı.

Seyran Ateş, caminin açılışına paralel olarak “Selam, Frau Imamin” (“Selam, İmam Hanım”) adlı bir de kitap yayınladı. Ateş kitabında, Alman İslam Konferansı’nın, “İslamı yorumlama konusunda önceliği” Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) gibi İslami kuruluşlara vermesini eleştiriyor.

Günün diğer dış haberleri

Suriye’de rejimin profesyonel gazetecilere göz açtırmaması, ortaya çıkan boşluğu vatandaş gazetecilerinin doldurmasına neden oldu. Ancak vatandaş gazetecilerinin yaydığı bilgiler ne denli güvenilir?

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü bu yılın başlarında basın özgürlüğü endeksi yayınladı. 180 ülkedeki durumun değerlendirildiği endeksin son sırasında Kuzey Kore yer aldı, Suriye ise 180 ülke arasından 177’inci sırada geldi.

Suriye’de 2011 yılında iç savaşın patlak vermesinden bu yana, ana akım medya organları üzerindeki baskılar nedeniyle alternatif medyanın önemi arttı. Sınır Tanımayan Gazeteciler Almanya Sorumlusu Christoph Dreyer Almanya’nın Bonn kentinde düzenlenen Küresel Medya Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Suriye’de yakın bir dönemde hiçbir zaman özgür bir basın olmadı” dedi. Dreyer, Suriye’de ‘cephede, bir vatandaş gazeteciliğinden’ söz edilebileceğini belirtti.

Esad rejiminde de basın özgürlüğünün kısıtlandığını belirten Dreyer, “Medya ya doğrudan rejimin kontrolündeydi veya rejime bağlı şirketlerin kontrolünde. Ayaklanma başladığında, rejimin ilk yaptığı şeylerden biri gazetecileri susturmak oldu, önce yabancı gazetecileri sınır dışı ettiler” diye konuştu.

Geçen yıl 300 gazetecinin yurt dışına kaçtığını belirten Dreyer, “Bazıları Ürdün, Lübnan, Türkiye gibi komşu ülkelerde medya projeleri üretiyor” dedi.

Vatandaş gazeteciliğinin yükselişi

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün Almanya Sorumlusu Dreyer, Suriye’de medyada açığa çıkan boşluğu doldurmak için vatandaş gazeteciliğinin yükselişe geçtiğini belirtti. Dreyer, profesyonel gazetecilerin ise yurt dışında kaçtığını veya hayatta kalabilmek için devlet medyasında çalışmak zorunda kaldığını belirtti.

Dreyer, “Çok sayıda Suriyeli, gösterileri kayda alarak bilgi üretmeye başladı veya dünyayı Suriye’de olanlar konusunda bilgilendirmek için sosyal medyada gösterilere ilişkin bilgileri paylaşmaya başladı” dedi.

Ancak Suriye’deki pek çok vatandaş gazetecisi güvenilirliğini kanıtlama konusunda sorunlar yaşıyor. “Ürdün’de objektif habercilik konusunda eğitimler veren “Syria Direct” adlı oluşumun kurucularından Amyad Tadros, “Vatandaş gazeteciliği ile ilgili sorunlar, söz konusu kişilerin belli gruplara yakınlaşması ile başladı” dedi. Tadros, “Hırslı misyonerler gibiler, bir misyonları var, hele ki aileden biri rejim tarafından öldürülmüşse… Konuyla ilgili çok güçlü görüşleri var. Bazılarını ‘asker’ olarak nitelendiriyorum, konuşmak için para alıyorlar, diğerleri ise zaten uygun değil” diyor.

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti
Küresel Medya Forumu’nda konuşan Amyad Tadros, Martha Dudzinski, Dr. Carsten Wieland ve Christoph Dreyer

Dengeyi bulmak

Suriyeli gazeteci Abdel Aziz, şu anda iltica başvurusunun kabul edildiği İtalya’da yaşıyor. Aziz, “Biz serbest çalışanların editörlerle yaşadığı en büyük problem kaynakların güvenilirliği. Bu çok büyük bir sorun çünkü hiç kimse sahadaki aktivistlere güvenmiyor” diyor. Aziz, aktivistlere daha fazla güven duyulması gerektiğini söylüyor.

Vatandaş gazetecilerin çoğunlukla “duyuldu”, “öğrenildi” gibi edilgen çatılı yüklemleri kullandığını ifade eden Tadros, “Biz Suriye’den gelen haberlerden bıktık. Her yerde çok fazla yalan haber var… Biz gerçeği arıyoruz” diyor. Tadros, “Syria Direct” adlı oluşumun amacını ise ülkede gerçekten ne olup bittiğini öğrenmek olarak açıklıyor. Suriye’de herkesin ihtilafla ilgili önyargılı bir fikri olduğunu belirten Tadros, gazetecilerin çoğunun rejim yanlısı veya rejim karşıtı olduğunu belirtiyor.

Syria Direct 20’li yaşlarının başındaki gazetecileri bularak onları Ürdün’ün başkenti Amman’da eğitiyor. Eğitimde, “5N1K – Kim, Ne, Nerede, Ne Zaman, Nasıl, Neden?” ve elde edilen bilgilerin en az iki kaynaktan doğrulatılması gibi gazeteciliğin temel ilkeleri öğretiliyor.

Ancak Tadros, objektif olmanın kimi dezavantajları beraberinde getirdiğini inkar etmiyor: “Herkes bizden nefret ediyor. Kürtler, IŞİD, rejim ve muhalifler… Bu iyi bir işaret aslında. Çünkü anlamlı şeyler söyleyebilecek birine ihtiyacımız var.” Tadros, “İlerleme kaydedilmesini istiyoruz. İnsanlar gerçekleri anlamak zorunda, zira gerçek öyle ya da böyle açığa çıkar” şeklinde konuşuyor.

Diğer Dış haber

Arabistan’da yeni veliaht prensi, Kral Salman’ın oğlu

Suudi Arabistan Kralı Salman bin Abdülaziz el Suud, veliaht prensi olarak ileride tahta geçmesi beklenen yeğeni Muhammed bin Nayif’in yerine oğlu Muhammed bin Salman’ı getirdi.

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti
Muhammed bin Salman (solda), Muhammed bin Nayif’in yerine veliaht prensi oldu.

Kral Salman’ın veliaht prensi seçilen 31 yaşındaki oğlu Muhammed bin Salman, aynı zamanda Başbakan Yardımcısı oldu. Salman ülkenin Savunma Bakanı olarak görevini sürdürecek.

İçişleri Bakanı olan 57 yaşındaki Muhammed bin Nayif ise bu görevinden alındı. SPA haber ajansı, Nayif’in Salman’a bağlılık sözü verdiğini aktardı.

81 yaşındaki Kral Salman, üvey kardeşi Kral Abdullah bin Abdülaziz el Suud’un hayatını kaybetmesi üzerine 2015’te tahta geçmişti.

Batılı mütteffiklerle iyi ilişkiler

Yorumcular, bu gelişmeyi yaklaşık olarak 70 ve 80 yaşındaki krallar tarafından yönetilen ülkedeki siyasi gelenekten bir kopuş olarak tanımladı.

Bu, daha genç kuşaklar tarafından ülkede bir şeylerin değiştiği düşüncesini yarattı.

Bu büyük değişiklik, bir dizi kraliyet kararnamesiyle de duyuruldu.

Savunma Bakanı ve Veliaht Prensi Yardımcısı olarak görevi boyunca Muhammed bin Salman, Suudi Arabistan’ın Yemen’deki savaşına liderlik etti ve enerji politikalarını yönetti.

‘Köklü bir değişiklik’

BBC Ortadoğu editörü Jeremy Bowen, bu gelişmeyi taht yönetimindeki köklü bir değişiklik olarak tanımlıyor.
Bowen, görevinden alınan Nayif’in Suudi Arabistan’daki El Kaide savaşçılarına karşı mücadele eden ve saygı duyulan bir prens olduğunu vurguluyor.

Kral Salman bin Abdülaziz el Suud’un sağlığının çok da iyi olmadığını dile getiren Bowen, Kral’ın oğlu Salman’ın ise ekonomik reformlardan sorumlu olduğunu ve en çok tartışma yaratan hareketinin Yemen’de sürdürdüğü savaş olduğunu hatırlatıyor.

Suudi Arabistan, özellikle Yemen’deki sivil kayıplar yüzünden insan hakları ihlalleri sebebiyle eleştiriliyor.

Petrole bağımlılığı azaltmayı hedefliyor

Uzun zamandır ülkesinde yeni bir ekonomik politika uygulamaya çalışan Prens Muhammed bin Salman, ülkesinin petrole olan bağımlılığını azaltmayı hedefliyor.

Bu çerçevede Salman, petrol devi Saudi Aramco’yu halka arz etmek istiyor. Bu satıştan elde edilen varlıkları ve şirketin hisselerini kendi yönettiği varlık fonunun altına sokmayı planlıyor.

Salman aynı zamanda şu anda ülkesinin Katar’la yaşadığı diplomatik krizin de başrol oyuncularından biri.

Diğer Dış haber

Trump’ın sınır duvarını yıkabilecek 6 şey

ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD ve Meksika arasında “büyük, güzel bir duvar” inşa etme vaadi seçim kampanyası boyunca kullandığı bir slogandı.

Trump başkan olduktan sonra, duvar tasarımı fikirleri sunulmasını istedi. Seçilen birkaç fikrin prototipleri bu yaz San Diego, California’da denenecek.

Trump, 3100 kilometre uzunluğundaki sınırın yarısına duvar örmek istediğini, geri kalanınıysa dağlar ve nehirlerle doğanın halledeceğini söylüyor.

Ancak zorlu bir coğrafyadan geçen duvar güzergahı çok sayıda vahşi hayvana ev sahipliği yapıyor ve Amerikalı yerliler ile şahıslara ait topraklardan geçiyor.

Peki, bu duvarı inşa etmek gerçekten mümkün mü? İşte Trump’ın başa çıkması gereken bazı engeller.

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti

1. Coğrafya çok zorlu

Sınır çok girintili çıkıntılı ve bir bölümü nehrin üzerinden geçiyor.

Sınır batıda San Diego, California’dan doğuda Brownsville, Teksas’a kadar uzanırken görece düz çizgisini değiştirip, Rio Grande’nin rüzgarlı güzergahını takip ediyor.

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti

Aslında sınır birçok yerde nehrin en derin yeri olarak tanımlandı.

Rio Grande’nin ortasına duvar inşa etmenin zorlukları bir tarafa, yasal sorunlar da var. Meksika ve ABD arasında 1889’da imzalanan bir anlaşma nehrin akışının engellenmesini önlüyor. Bu durum da sınıra örülecek herhangi bir duvarın nehrin kenarında inşa edilmesi anlamına geliyor. Bu da sorunlara gebe bir durum.

Mevcut sınır bariylerleri nehrin uzağına, taşkın yatağının dışına kuruldu ve bariyerlerle resmi sınır hattı arasında boşluklar oluştu.

Bu durum da bazı ABD vatandaşlarının bariyerlerin Meksika tarafında, iki ülke arasındaki arafta yaşamak zorunda kalmalarına neden oldu.

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti

Bence buraya havadan baktığınızda, nehrin ortasından bir siyasi sınır geçtiğinin farkına varmazsınız, çünkü ekosistem bir bütün olarak korunuyor. Ancak bunun için iki ülke gerekiyor.
Jennette Jurado, Big Bend Ulusal Parkı’nda korucu

Kum tepeleri ve dağlar var

Sınırın üçte ikisi nehrin üzerinden geçiyor. Ancak ABD’nin güney sınırı, California ve Arizona’daki çöller ve New Mexico’daki dağlar gibi başka zorlu coğrafyalardan da geçiyor.

Doğu California’da Algodones kum tepeleri, ABD’deki en büyük kum tepeleri ekosistemi bulunuyor. George W Bush yönetimi tarafından yapılan bariyerlerin bir kısmı olan ve özellikle yer değiştiren kum tepelerine uygun biçimde tasarlanan “yüzer bariyerlerin” bir bölümü burada.

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti
Algodones Kum Tepeleri 1600 kilometre karelik bir alana yayılıyor

Bu arada Arizona ve New Mexico da dağlık. Güneydoğu Arizona ve güneybatı New Mexico’daki Coronado Ulusal Ormanı’nda 2700 metreden yüksek birkaç zirve var.

Burada bir duvar yapılması imkansız görünüyor.

Büyük bir vahşi yaşam var

ABD-Meksika sınırında herhangi bir yeni duvarın inşasıyla büyük zarara uğrayabilecek hassas bir ekosistem bulunuyor.

Duvar, hayvanların av sahalarına, su kaynaklarına ve göç koridorlarını erişimini engelleyebilir. Bozkurtlar, jaguarlar ve bizonlar sınırın her iki yanında da avlanıyor. Sınırın her iki tarafında hayvanlar arasında iri boynuzlu koyunlar, amerika’ya özgü küçük siyah benekli vahşi kediler ve ayılar var.

Doğa koruma uzmanları bu hayvanları ayırmanın sadece genetik çeşitliliği azaltmakla kalmayacağını, aynı zamanda türleri hastalıklara ve salgınlara daha açık hale getireceği uyarısı yapıyor.

ABD-Meksika sınırının yüzde 12’sindeki vahşi yaşamı korumak Batı Teksas’taki Big Bend Ulusal Parkı’nın görevi. Parkta binlerce tür yaşıyor ve ABD’deki diğer ulusal parklardan daha çok sayıda kuş, yarasa ve kaktüs türü var.

Park görevlileri harhangi bir duvarın Chihuahuan Çölü’ndeki ekosistemi gelecek kuşaklar için koruma görevlerine darbe vuracağından ve Rio Grande’nin öte yanındaki Meksikalı çalışma arkadaşlarıyla ilişkilerini bozacağından kaygılı.

Big Bend’in halkla ilişkiler görevlisi ve korucularından Jennette Jurado, Meksikalı komşularıyla yaptıkları işbirliğinin hayati önemde olduğunu söylüyor.

“Bence buraya havadan bakarsanız, nehrin tam ortasından bir siyasi sınır geçtiğini fark etmezsiniz çünkü ekosistem bir bütün olarak korunuyor. Ama bunu yapmak için iki ülke gerekiyor” diyor.

Big Bend’deki rehberlerden Mike Davidson da, doğal yaşamın korunmasında işbirliğinin hayati önemde olduğu görüşüne katılıyor ve bir duvar ya da başka bir yapı inşa etmenin “çok üzücü” olacağını, insanların Big Bend’i ziyaret etme arzusunu körelteceğini belirtiyor.

“Burada bu güzel kanyonlar yerine boş bir duvar olursa neden gelsinler ki?” diyor.

2. Maliyet hayli yüksek olacak

Trump’ın başta açıkladığı 8 ila 12 milyar dolarlık bedele birçok kişi karşı çıktı.

Başkan George W Bush döneminde yapılan 1050 kilometre uzunluğundaki bariyerin 7 milyar dolara mal olduğu tahmin ediliyor ve bu bariyer geçit vermez, heybetli, uzun, güçlü ya da güzel olarak tanımlanamaz.

Resmi kuruluşlar birbirinden çok farklı maliyet tahminlerinde bulundu.

Senato’daki Cumhuriyetçi çoğunluk lideri Mitch McConnell, duvarın 12 ila 15 milyar dolara mal olacağını söyledi. ABD İç Güvenlik Bakanlığı’nın maliyet tahmini ise 21,6 ila 25 milyar dolar arasında.

Bu arada Senato’daki Demokratlar’ın hazırladığı bir rapora göre duvarın maliyeti neredeyse 70 milyar dolar, yıllık bakım masrafı ise 150 milyon doları bulabilir.

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti
İlk günümüzde, geçit vermez, heybetli, uzun, güçlü, büyük bir güney sınırı duvarı üzerinde çalışmaya başlayacağız.
Donald J Trump

Diğer, gayriresmi tahminlerde de farklı miktarlardan bahsedildi.

Wall Street’teki araştırma şirketlerinden Bernstein Araştırma, maliyetin 15 ila 25 milyar dolar olabileceğini tahmin etti İnşaat danışmanı Gleeds şirketine göre ise maliyet 31 milyar dolar dolaylarında olacak.

Bu arada, MIT Technology Review dergisinde yazan Yeni Amerika Vakfı’ndan uluslararası güvenlik uzmanı Konstantin Kakaes’e göre de toplam maliyet 40 milyar doları bulabilir.

Donald Trump’ın duvarının maliyet tahminleri

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti

Kesin bir şey var ve o da pahalı olacağı. Ayrıca şu ana dek gereken para da bulunamadı.

Trump, geçen Mart’ta açıkladığı bütçe teklifinde içinde bulunduğumuz mali yıl için 1,4 milyar dolar ayrılmasını öngörüyordu. 1 Ekim’de başlayacak 2018 bütçe yılı için harcanması planlanan miktarsa 2,6 milyar dolar.

Ancak Kongre bu yıl duvara para harcanmasına onay vermedi ve sadece mevcut bariyerlerin 65 kilometrelik bölümünün tamiri için büte ayrıldı. Trump 2018 için istediği parayı da 1 milyar dolar indirip 1,6 milyar dolara çekti. Bir milyar dolarlık ek bütçe ise sınır “teknolojisi ve altyapısına” ayrıldı.

İç Güvenlik Bakanlığı’na göre 1,6 milyar dolar, çoğu Rio Grande Vadisi’nde olmak üzere 120 kilometrelik bariyerlere harcanacak.

3. Duvarı gerçekten inşa etmek çok zor

Trump başta, 3 bin 200 kilometrelik sınırın tümü boyunca duvar inşa etmeyi vaat ederken, daha sonra “doğal bariyerler” nedeniyle sadece 1600 kilometre inşa edileceğini belirtti. Duvarın yüksekliğiyle ilgili tahminleriyse 10 ila 15 metre arasındaydı.

Geçen Mart ayında İç Güvenlik Bakanlığı Gümrükler ve Sınır Koruma Kurumu duvar için istenen özellikleri netleştirdi.

Trump, zorlu duvar inşasına ek olarak bölgenin haritalanması, istimlak ve erişim yollarının yapılması gerektiğini söyluyor.

Şirketlerden tasarımlarını göndermelerini isteyen FedBizOpps.gov internet sitesi “mali açıdan efektif” yapıların güçlendirilmiş betondan olması gerektiğini vurguladı ve:

  • Yükseklik anlamında “fiziksel açıdan heybetli” ve en az 5,5 metre yüksekliğinde olmasını
  • Kancalar ya da merdivenlerle aşılamaz olmasını ve çeşitli aletlerle yıkmanın en az bir saat sürmesini
  • Tünel kazılmasını engellemek için yerin 1,8 metre altında olmasını
  • “Çevresine uyumlu” ve kuzey tarafından bakıldığında “estetik açıdan tatmin edici” olmasını
  • Yayalar ve araçlar için 7,5 ve 15 metre genişliğinde kapılar bulunmasını istedi

New Yorklu yapı mühendisi Alex Weinberg BBC’ye yaptığı açıklamada “bu ölçülerde olsa bile” bir duvar inşasının mühendislik anlamında zorlu olmadığını, çünkü “mühendislik gerektiren bir durum olmadığın” söyledi. Weinberg’a göre asıl büyük iş operasyonun büyüklüğü.

Weinberg “Buradaki asıl zorluk lojistik” dedi.

Arazinin haritalanması, istimlak edilmesi, temellerin kazılması, inşaat malzemelerinin yapılmasına ihtiyaç var. Tüm bunların üzerine, inşaat alanının büyük çoğunluğunun uzak olması nedeniyle, erişim yollarının açılması, iş gücü için yaşam malzemesi, barınma, ulaşım ve tıbbi bakım olanaklarının sağlanması gerekecek.

George W Bush’un yaptırdığı bariyerler

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti
Kaynak: GAO

Ancak hükümet, beton duvar tasarımlarıyla birlikte, “durumdan haberdar olunmasını sağlayan, karşı tarafın da görülebildiği bir bölüm olması gerektiğini de söylüyor.

Bu durumda hükümetin duvarın beton dışındaki malzemelerden de yapılmasını değerlendirdiğini gösteriyor. İç Güvenlik Bakanı Emekli General John F Kelly de İç güvenlik Komitesi’ndeki senatörlere yaptığı açıklamada bunu söyledi.

Kelly “Bir denizden diğerine duvar inşa etmemiz çok olası değil” dedi.

Ancak Kelly fiziksel engellerin “doğru yerlere konulacağını” ve sensörler, insansız hava araçları ve diğer farklı teknolojilerin duvarın olmadığı yerlerdeki boşlukları dolduracağını vurguladı.

4. Araziyi istimlak etmek bir kabusa dönüşebilir

Duvarın inşa edilebilmesi için hükümetin inşaat yapılacak arazileri istimlak etmesi gerekiyor.

Ancak ABD-Meksika sınırındaki arazinin %66’sı ya şahıslara, ya Amerikalı yerlilere ya da eyalet yönetimlerine ait.

Bu durumda hükümetin ya büyük bir gönüllü emlak satışını organize etmesi ya da geniş arazilerde inşaat izni için mücadeleye girişmesi gerekecek.

Bundan binlerce mülk sahibi etkilenebilir ve etkilenecekler arasında bir kısmı Trump taraftarı olan ve hayvanları için Rio Grande ve civarındaki otlaklara erişmeleri gereken Teksas’taki çiftlik sahipleri de bulunuyor.

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti
Ben duvarı istiyorum çünkü kalıcı bir şey olmayacak. Sonsuza kadar kalmayacak. Sadece insanlar aklını başına alana kadar.
Rene Villareal, Teksaslı toprak sahibi

Arazileri satın almak büyük bir sorun olabilir ve toprak sahipleri satışı reddederse hükümet zorla istimlak yoluna gitmeye mecbur kalabilir.

“İstimlak hakkı” terimine hoşgeldiniz.

İstimlak hakkı özel mülklerin, otoyollar, demiryolları gibi kamusal kullanım için genelde bir tazminat karşılığında alınması sistemine verilen ad. Geçmişte sınır bariyerlerinin inşası için bu sistem kullanıldı.

Pittsburgh Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Profesör Gerald S Dickinson istimlak hakkıyla ilgili hukuk mücadelelerinin yıllarca sürebileceği uyarısında bulundu.

Dickinson Washington Post’a yaptığı açıklamada, birkaç toprak sahibine karşı olsa da bu ölçüdeki bir istimlak hakkı hamlesinin “herhangi bir şey inşa edilmeden önce” onlarca yıl alacak bir mahkeme süreci başlatacağını söyledi.

1990’lı yıllarda Bush yönetimi yüzlerce toprak sahibiyle satış müzakereleri yapmak zorunda kalmıştı. Çok sayıda vatandaş ve yerel yönetim satışa direnmiş ve bu büyük gecikmelere yol açmıştı.

Bunlar arasında topraklarının yarısını ve evlerini kaybeden bir aile de var. Aile şimdi bariyerin Meksika tarafında yaşamak zorunda ve ABD tarafına şifre girdikleri kilitli bir kapıdan geçerek girebiliyorlar.

Demokrat Partili Senator Claire McCaskill Senato’daki İç Güvenlik Komitesine yaptığı açıklamada mevcut bariyerler için gereken 400 arazi alımından 330’una Adalet Bakanlığı’nın dava açtığını ve 90 davanın da hala beklediğini söyledi.

Ancak bazı toprak sahipleri Beyaz Saray yönetiminin hamlelerine sıcak bakıyor.

Arazileri Teksas’taki Rio Grande City’nin hemen dışında, nehrin yanında bulunan Villareal ailesi, Başkan Trump’ın göçe karşı sert tutumu sayesinde kendilerini daha iyi korunuyor hissettiklerini söylüyor.

Daniel Villareal “Daha güvende hissediyorum. Yani, bu sorunu [kaçak göçmenlerin topraklarını geçmesini] yaşamaya başladığımızdan beri buraya, [nehre] hep silahlı geliyoruz.

Ama şu anda durum farklı, sınırı geçmek için buraya gelen o kadar çok sayıda insan yok, belki buraya gelebilir, bu bölgeyi temizleyebilir ve kendi nehir kenarımıza sahip olabiliriz.”

Bush yönetimi de bariyerleri inşa ederken aileyle görüşmüş ancak bir sonuç çıkmamış. Daniel’in kardeşi Rene Villareal de ailenin, kısa vadede sınırı kaçak geçenlerin sayısını azaltacaksa, mülkleri üzerinden geçecek bir duvar planına karşı çıkmayacağını vurguluyor.

Rene “Ben duvarı istiyorum çünkü kalıcı olmayacak. Sonsuza kadar burada kalmayacak. Sadece insanlar aklını başına alana kadar” diyor.

Ancak, bazı mülk sahipleri duvara karşı çıkmazken, kabilelere ait toprakların bazı sahipleri duvara muhalif. Bu toprakların büyük bir kısmı Tohono O’odham halkına ait. Bunlara Arizona’daki sınır hattında bulunan 120 kilometrelik bölge de dahil.

Kabile üyeleri, ata toprakları olarak kabul ettikleri bölgede, sınırın her iki yanında da yaşıyor ve duvar planları uygulandığı takdirde inşaatı engellemeye çalışacaklarının işaretini verdiler.

Böyle bir şey olursa, Trump’ın şu anda yasal korumaya sahip olan bu toprakları alabilmesi için Kongre’den bir yasa çıkartması gerekecek.

5. İşe yaraması için sürekli devriyeler gerek

Çok kişinin dikkat çektiği gibi kıtanın bir ucundan diğerine uzanan duvar, sınır muhafızları tarafından devriye gezilmedikçe, insanların geçişini sonsuza kadar engelleyemez.

İç Güvenlik Bakanı John F Kelly’nin kendisi “sadece fiziksel bariyer işe yaramaz” dedi ve güvenlik güçleri, sensörler ve gözlem cihazlarıyla desteklenmesi gerektiğini belirtti.

Trump, yemin etmesinden beş gün sonra imzaladığı başkanlık emirlerinde ek 5 bin sınır devriyesi ve 10 bin göç görevlisi alınmasını istedi, ancak şu ana dek istediği bütçe sadece 500 sınır devriyesi ve bin göç görevlisinin maaşlarını ödeyebiliyor.

Rio Grande Vadisi’nde sınır devriyeliği yapan Marlene Castro, sınırı güven altında tutmak için yeterli sayıda personelin alınmasının paketin bir parçası olması gerektiğine inanıyor. Castro, farkındalık için gereken teknoloji ve devriyelerin sınırın kaçak geçildiği noktalara ulaşabilmesi için gereken altyapı kadar, harekete geçip yasaları uygulayacak eğitimli personelin de hayati önemde olduğunu vurguluyor.

Castro “Tüm teknoloji ve altyapıya sahip olabilirsiniz ama etkili bir şekilde harekete geçecek personeliniz yoksa bunlar işe yaramaz” diyor.

Castro, Trump’ın seçilmesinden bu yana bölgesindeki kaçak geçişlerin sayısının azaldığını, ancak aynı zamanda kendisine ve mesai arkadaşlarına yönelik saldırılarda artış olduğunu söylüyor. Castro bunu ABD’ye kaçak geçişleri organize edenlerin duyduğu öfkeye bağlıyor.

Marlene Castro “Kaçakçılar şu anda çok umutsuz halde… Tabii ki bu bir tahmin, kaçakçıları bilemem ama bence geçiş yapmak isteyenlerin azalması yüzünden çok para kaybediyorlar” diyor.

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti
Ne kadar güzel, büyük veya pahalı olursa olsun, hiçbir duvar çaresiz, muhtaç ve yoksul insanların geçişini durduramaz.
Tony Estrada,Santa Cruz Bölgesi Şerifi

Bölgede “At” lakabıyla bilinen bir insan kaçakçısı işlerinin Bush yönetiminin yaptığı bariyer nedeniyle etkilendiğini ve daha büyük bir duvarın insan ticaretini daha da “karmaşık hale getireceğini” söylüyor. Ancak Meksika mafyasının “daima sınırı geçecek bir yol bulacağını” ve sadece fiyatların artacağını vurguluyor.

Arizona’daki Santa Cruz bölgesinin şerifi Tony Estrada da insanların bir yol bulacağı tahminine katılıyor.

“Ne kadar güzel, büyük veya pahalı olursa olsun, hiçbir duvar çaresiz, muhtaç ve yoksul insanların geçişini durduramaz.

Bu insanlar binlerce ve binlerce kilometre uzaklardan büyük bir masraf yaparak ve tehlikeye atılarak geliyor. Sizce bir duvar onları durdurabilir mi? Hayır, sadece aşılması gereken bir engel daha olur.”

6. ABD ve Meksika’nın sınır kentleri birbirlerine bağımlı

Sınırın kapatılması büyük ihtimalle sınırdaki şehirlerin ekonomilerini ve daha geniş anlamda ABD-Meksika ekonomisini olumsuz etkileyecek ve bu, çok sayıda ABD’li siyasetçinin kaçınmaya çalıştığı bir durum.

Sınırın ABD tarafındaki toplumlar, Meksika’daki kardeş şehirleriyle yakın ve birbirine bağımlı bir ekonomik ilişki geliştirdi. Çok sayıda Meksika şehri binlerce kişinin çalıştığı Amerikan fabrikasının ev sahibi ve Meksikalılar ABD’nin sınır eyaletlerinde her yıl milyarlarca dolarlık alışveriş yapıyor.

Meksika’daki ucuz işgücü arzı sınır boyunca, maquiladora adı verilen fabrikaların yükselişini beraberinde getirdi.

Maquiladoras ya da kısaltılmış haliyle maquilaslar vergi indirimlerinden yararlanıyor ve ihraç malları imal ediyor. Bunlar 1994’te yürürlüğe giren ve ABD, Kanada ve Meksika arasındaki birçok gümrük vergisi kaldıran Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nın bir mirası.

Ciudad Juarez ve Chihuahua’da maquiladorasların yükselişi

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti

Duvar, daha geniş anlamıyla ABD ve Meksika arasındaki ekonomik ilişkileri de etkilleyebilir. Meksika ABD mallarının en büyük ikinci pazarı ve ABD de Meksika ürünlerinin en büyük pazarı.

Wilson Merkezi adlı düşünce kuruluşundaki Meksika Enstitüsü’nün Direktörü Christopher Wilson iki ülkenin “çok derin” ekonomik ilişkileri olduğunu ve beş milyon ABD’linin istihdamının buna bağlı olduğunu belirtiyor. Wilson Merkezi’nin araştırmasına göre ABD ve Meksika arasındaki ticaret durursa, 4,9 milyon ABD’li işini kaybedebilir.

İki ülke ekonomisi artık o kadar iç içe geçmiş halde ki, Wilson artık iki ülkenin birbirine mamul satmadığını, bunun yerine “aslında mamulu beraber ürettiklerini” belirtiyor.

Wilson “Parçalar sınırda ileri geri gidip geliyor. Hatta üretim sırasında birkaç defa. Hem ABD hem de Meksika nihayetinde bölgede satılan veya dünyaya ihraç edilen mamullerin değerine katkıda bulunuyor” diyor.

Wilson Merkezi’nin araştırmasına göre, ABD ve Meksika arasındaki ticaretin yarısı parça ve hammaddelerden oluşuyor.

Wilson “En derin şekilde, bu işte beraberiz” ifadesini kullanıyor.

Yayınlanan yeni kararname ile 20 ile yeni vali atandı 19 ilin valisi değişti
Meksika ve ABD arasındaki ticari bağları koparmak çok zor. ABD burada, Meksika’da tasarruf ediyor. Risk altında olan bu.
Jose Antonio Garcia Fuentes, Nuevo Laredo, Meksika’da yaşayan bir kamyon şöförü

Nuevo Laredo, Meksika’da yaşayan kamyon şöförü Jose Antonio Garcia Fuentes, sınırın her iki tarafının ne kadar çok birbirine bağımlı olduğunu çok iyi biliyor.

Fuentes 50 kamyon şöförünün çalıştığı bir şirketin başkanı olarak her hafta sınırı geçiyor ve yeni duvarın yaratabileceği etkiden kaygılı.

“Buradan her gün 14 bin kamyonun geçtiğini, sonra bunun dört bine düştüğünü hayal edin. Çok sayıda kamyon şöförünün işsiz kalması demek bu” diyor.

Fuentes ayrıca, Başkan Trump’ın buradaki istihdamı ve imalat işletmelerini ABD’ye geri taşıma vaadini gerçekleştirmesinin her iki ülkeye yıkıcı etkileri olacağına dikkat çekiyor.

“ABD’de işçi maaliyeti daha fazla. İşçiye satte 14 ABD doları ödüyorlar. Bu paraya üç Meksikalı çalıştırabilirsiniz” diyor.

“Meksika ve ABD arasındaki ticari bağları koparmak çok zor. ABD burada, Meksika’da tasarruf ediyor. Risk altında olan bu. “


 

Twitter

Facebook

pinterest

Facebook Hesabınız Üzerinden Yorum Yapın