Her yaş grubunun tiroid bezi hastalıkları açısından risk altında olduğunu söyleyen Endokrinolog Prof. Mehmet Emin Önde, “Ses kısıklığı, halsizlik ve öksürük şikayetleri olanlar mutlaka bir uzmana başvurmalı” dedi.

Daha çok ses kısıklığı, halsizlik ve öksürük belirtileriyle ortaya çıkan tiroit hastalıklarına dikkat çeken Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Emin Önde, bu hastalıkların tanısında kullanılan TSH hormonu ölçümü ve tiroid ultrasonunun sağlık ocaklarında bile kolaylıkla uygulanabildiğini söyledi. İhmalin kansere yol açabileceği uyarısında bulunan ve 6 ayda bir kontrolün gerekli olduğunu söyleyen Önde, 10 soruda tiroit hastalıkları hakkında şu bilgileri verdi:

1) İyot alımınız yeterli mi?

İyot, tiroid bezinin hormon üretmek için kullandığı hammadde olduğundan, normal bir tiroid hormonu için vücuda yeterli iyot alımı sağlanmalı. Ancak, iyotun azlığı da aşırı alımı da tiroid ve vücudumuz açısından zararlı sonuçlar doğurabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre günde 150 mikrogram iyot alınmalı. İyot bakımından zengin ürünleri şöyle sıralayabiliriz: Badem, deniz ürünleri, et, karaciğer, tavuk, hindi, fındık, ay çekirdeği, süt ve yumurta.

2) Ailenizde tiroid hastalığı var mı?

Ailede tiroid problemi öyküsü varsa, sizde de olma ihtimali çok yüksek. Genetik bir problem olan tiroid, aşırı iyotlu ya da iyotsuz bir beslenme ile tetiklenerek ortaya çıkabiliyor. Özellikle ailede tiroid sorunuyla karşılaşanlar tetikte olmalı.

3) Sigara içiyor musunuz?

Sigara içiyorsanız tiroid bezi hastalığıyla karşılaşma riskiniz artıyor. Sigaranın içindeki siyonür, tiroidin çalışmasına engel oluyor. Bu da TSH hormon seviyesinin yükselmesinden kaynaklı tiroid hastalığını beraberinde getiriyor. Tiroid bezi hastalığına, sigara içenlerde içmeyenlere göre iki kat daha fazla rastlandığı yapılan araştırmalarda görülmüş.

4) Boynun ön kısmında şişlik mi hissediyorsunuz?

Boğazınızda şişlik hissediyorsanız dikkat! Boğazda meydana gelen şişlik tiroid bozukluğunun habercisi olabiliyor. Erken teşhis önemli ve şişliğin tiroid kanserine kadar gidebileceği unutulmamalı.

5) Gün içinde enerji düşüklüğü mü yaşıyorsunuz?

Sürekli uyumak istiyor ya da normalden fazla uyuyorsanız ama yine de yorgun, bitkin ve enerjiniz yok gibi hissediyorsanız, bu belirtiler tiroid bezi hastalığının habercisi olabilir.

6) Son zamanlarda kilo probleminiz mi var?

Tiroid hormonunun yavaş çalışması ve TSH hormonu değerlerinin yükselmesi ile zayıflamak imkansız hale gelebiliyor. Eğer tiroid bezi vücudun ihtiyacı olan hormon seviyesinin üzerinde ise bu da ani kilo kaybı yaşamanıza sebep oluyor.

7) Ses kısıklığı var mı?

Ses kısıklığı, ses kalınlığı veya yutma güçlüğü gibi belirtiler tiroid bezi hastalığını akla getirmeli.

8) Radyasyona maruz kaldınız mı?

Radyasyona maruz kalmış kişilerde tiroid nodülüne rastlanıyor. Çernobil ve Japonya’da yaşanan nükleer felaketler sonucunda radyasyon etkisi ile ciddi oranda tiroid bezi hastalığına rastlandı. 2031 yılında Çernobil etkisi ile kanser oranında ciddi artışlar görülebilir.

9) Kadın ve 65 yaş üzerinde misiniz?

Kadınlarda 65 yaş üstünde olan tiroidin nodülleşme riski yüksektir. Özellikle 65 yaş üstü kadınlar risk altında olduğundan düzenli kontrole gitmeleri gerekir.

10) Daha önce TSH hormonu düzeyinize bakıldı mı?

Tiroid uyarıcı hormon ya da TSH düzeyleri, tiroid sorunlarını teşhis etmeye yardımcı oluyor. Eğer yukarıdaki belirtilerden şikayet ediyorsanız acilen bir uzmana başvurmalı ve TSH hormon düzeyine baktırmalısınız.

>> Tiroit nodülünde ameliyat gerektiren 6 neden <<

Tiroit bezinde oluşan ve içi sıvı veya katı dokularla dolu olan tiroit nodülleri ülkemizde sık görülen bir sorun. Öyle ki her 100 kişiden 5’inde tiroit tespit ediliyor ve kadınlarda erkeklere nazaran 4-5 kat fazla görülüyor.

Tiroit nodüllerinin kadınlarda neden daha sık ortaya çıktığı konusunda kesin bir bilgi olmasa da, hormonel faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor. İyot eksikliği, aile öyküsü, trioit kistleri, haşimato hastalığı ve genç yaşta radyoaktif maddelere maruz kalmak, tiroit nodüllerine yol açan etkenleri oluşturuyor. Toplumda tiroit nodülü tespit edildiğinde tek çözümün ameliyat olduğuna dair bir kanı var. Bu yaygın inanışın aksine her tiroit nodülünün ameliyatla alınması gerekmediğini belirten Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tamer Karşıdağ tiroit nodüllerinde ameliyat kararı aldıran 6 neden olduğunu söyledi.

GENELLİKLE TESADÜFEN TESPİT EDİLİYOR

Küçük boyutlardaki tiroit nodüllerinin genellikle belirti vermediğine dikkat çeken Karşıdağ, “Bu nodüllerin çoğu başka bir hastalık nedeniyle yapılan boyun incelenmesi sırasında veya ultrason ile MR gibi tetkiklerle tesadüfen tespit ediliyor“ dedi.

Tiroit nodüllerinin genellikle 3-4 santime ulaştıklarında soluk, yemek borusuna ya da büyük damarlara baskı yaptıklarında yakınma oluşturduğunu anlatan Karşıdağ şöyle devam etti: “Biz ise tirot nodüllerini bu boyutlara ulaşmadan önce yakalamak istiyoruz. Bu nedenle ailesinde tiroit nodülü veya tiroit kanseri hikayesi olan kişilerin herhangi bir hastalık nedeniyle hekime başvurduklarında bu bilgiyi vermeleri çok önemli. Bu sayede nodüller henüz küçük boyutlardayken yakalanabiliyor.”

KANSER VARLIĞI MUTLAKA ARAŞTIRILMALI

Tiroit nodülleri çoğu zaman tedavi gerektirmiyor; 6 ay ile 1 yıl aralığında, ultrason ve ihtiyaç duyulursa kan tahlilleri ile yapılan takipler yeterli oluyor. Bazı nodüllerin küçülmesi ya da kontrol altına alınması için ilaç tedavisi veya radyoaktif iyot tedavisine başvuruluyor. Doç. Dr. Tamer Karşıdağ, tiroit nodülleri tespit edildiğinde aşırı tiroit hormonu salgılayıp salgılamadıklarının, daha da önemlisi kanser varlığının mutlaka araştırılması gerektiği uyarısında bulunarak bunun nedenlerini açıkladı:

“Aşırı tiroit hormonu salgılanması hastada ellerde titreme, sinirlilik, kilo kaybı gibi birçok önemli probleme yol açıyor. Ayrıca tiroit nodüllerinin yüzde 5’ini kanserli nodüller oluşturuyor. Bu nedenle nodül çok küçük olsa bile içinde sıvı yerine katı bileşkeler varsa veya nodül büyüyorsa kanser şüphesini ortadan kaldırmak gerekiyor. Tiroit nodüllerinin varlığında ultrason tetkiki ile TSH ve T4 adı verilen tiroit fonksiyon testlerine başvuruluyor. Kanser yönünden şüpheli bir durum varsa altın standart olarak nitelendirilen ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılıyor. Biyopsi sonucuna göre düzenli takip veya ameliyat kararı veriliyor.”

AMELİYAT KARARI ALDIRAN 6 NEDEN

Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tamer Karşıdağ tiroit nodüllerinde ameliyat gerektiren 6 nedeni şöyle sıraladı:
1. İnce iğne aspirasyon biyopsisi sonucunda kanser tespit edilmişse,
2. Kanser açısından şüpheli hücreler saptanmışsa,
3. Soluk veya yemek borusuna bası yapması sonucunda hasta nefes alma sorunu yaşıyorsa, konuşurken veya yemek yerken yutkunma probleminden şikayetçi ise,
4. Tiroit hormonunu fazla salgılayan ve toksik adenom olarak adlandırılan iyi huylu nodüller varsa,
5. İlaç veya nükleer tıp tedavisi ile kontrol altına alınamayan hipertiroidi (tiroid hormonlarının çok çalışması durumu) tanısı konmuşsa,
6. Dışarıdan bakıldığında boyun bölgesinde şişlik belli oluyorsa ve hasta bundan estetik açıdan rahatsızlık duyuyorsa, ameliyat kararı alınıyor.

BU BELİRTİLERE DİKKAT

Karşıdağ’ın uyarısı, “Bu belirtilerden biri bile olsa zaman kaybetmeden bir hekime başvurmayı ihmal etmeyin” şeklinde:

• Boğazda bir kitle hissi ile birlikte solunum güçlüğü çekiyorsanız,
• Yutkunduğunuzda boynunuzun içinde bir şey hareket ediyor, sürtünüyor veya bası yapıyorsa,
• Boynunuzda şişlik ele geliyorsa veya dışarıdan fark ediliyorsa,
• Kronik öksürükten veya ses kısıklığından yakınıyorsanız,
• Kilo kaybı, sinirlilik, ellerde titreme ve sıcağı tolere edememe gibi şikayetleriniz varsa, bu yakınmalar tiroit nodüllerine işaret edebiliyor.

Ses kısıklığı deyip geçmeyin tiroid belirtisi olabilir (Tiroid'e dair herşey)

AMELİYAT İÇİN KÜÇÜK BİR KESİ YETERLİ GELİYOR

Tiroit nodülleri ameliyatları eskiden boğazın alt bölgesinde gerçekleştirilen ve aşırı kanamalara yol açabilen büyük kesilerle yapılıyordu. Günümüzde ise ameliyatlar genellikle boyun çizgisi üzerinde küçük bir kesiden veya robotik cerrahi ile koltuk altından girilerek gerçekleştiriliyor.

Karşıdağ bu sayede aşırı kanama gibi ciddi komplikasyonların önlediğini ve hastanın ertesi gün taburcu olabildiğini belirterek, “Tiroit nodülleri ameliyatında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise; tiroit bezinin arkasında yer alan, ses tellerine giden sinirler ile paratiroit olarak adlandırılan ve kalsiyum dengesini sağlayan dokuların hasar görmemesini sağlamak. Ameliyat hangi yöntemle uygulanırsa uygulansın tiroit dokusu çıkartılırken, her iki dokuya da hasar vermemek büyük önem taşıyor. Aksi halde kalıcı ses kısıklığı ve istemsiz kasılmalar gibi ciddi problemler oluşabiliyor” bilgisini verdi

 

>> Tiroid kanseri 7 kat arttı <<

Ultrasonografinin daha etkin kullanılması ile erken evrede tespit edilen tiroid kanserinde son 10 yılda 7 kat artış yaşandığı belirtildi. Doç. Dr. Ali Uğur Emre, tiroid kanserinin, kanser türlerinin yüzde 2’sini oluşturduğunu, kadınlarda erkeklere oranla 3- 4 kat daha fazla görüldüğünü söyledi. Tiroid kanserinin erken dönemde belirti vermediğini, ancak muayene ve ultrasonografi sırasında tespit edilebildiğini vurgulayan Doç. Dr. Emre, şöyle konuştu: “Son 10 yılda tiroid kanserinde 7 kat artış var. Ancak bu artış tiroid kanserinin daha fazla ortaya çıkmasından ziyade, tıptaki gelişmeler ile ultrasonografinin daha etkin kullanılmaya başlanması ve tiroid bezindeki nodüllerin ultrasonografi eşliğinde iğne biyopsileri ile değerlendirilebilme imkanının sağlanması sayesinde kanserin erken teşhisi sonucu olmuştur.” Tiroid kanserinin genetik faktörler dahil bazı etkenler ile ortaya çıktığını ifade eden Doç. Dr. Emre, şişmanlık, radyasyona maruz kalma ve iyot eksikliğinin en önemli etkenler olduğunu belirtti. Neden ne olursa olsun hastalığın başarılı bir şekilde tedavisi için erken teşhisin önemine vurgu yapan Doç. Emre, tiroid cerrahisinde en çok çekince yaratan durumun ise ses kısıklığı konusu olduğunu söyledi.

SES TELLERİ RİSK ALTINDA OLABİLİR

Emre, “Tiroid ameliyatları, ses tellerine giden sinirlerin olduğu bölgede yapılan bir ameliyattır. Daha önce guatr ameliyatı geçirmiş insanlarda tekrarlayan cerrahilerde ses kısıklığı riski 10 kat artmaktadır. Ancak günümüzde tiroid cerrahisinin sık yapıldığı, sinir monitörizasyonu tekniği ile sinirin korunması konusunda donanımı tam olan endokrin cerrahi merkezlerinde ve bu konuda uzmanlaşmış cerrahların elinde bu risk yüzde 1’in altındadır. Yine de bu sinirler ameliyat alanı içerisindedir ve belli bir risk altındadır” dedi.

 

>> Kısa boyun nedeni tiroid olabilir <<

Doğumdan itibaren çocukların gelişiminde büyük rol oynayan tiroid hormonunun az salgılandığı durumlarda büyüme geriliği ve boy kısalığı ortaya çıkabiliyor.

Yavaş ve sinsi ilerleyen bir hastalık olan tiroid yetersizliği konusunda ailelerin bilinçli hareket edip, önlem alması önem taşıyor. Çocuk Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Şerare Arbatlı, boy kısalığının sorumlusunun tiroid olabileceğini söyledi.

Tiroid hormonunun anne karnından ergenlik döneminin sonuna kadar büyümede önemli rol aldığını hatırlatan Dr. Arbatlı, “Ayrıca beyin, kas ve yağ dokusunun metabolik hızını düzenler. Çocukların büyümesi için tiroid hormonu kanda yeterli düzeyde olmalıdır. Tiroid hormonun az salgılandığı (hipotiroidi) çocuklarda, büyümede gerilik ve boy kısalığı olur. Tiroid yetersizliği sıklıkla görülmesine rağmen belirtileri uzun süre fark edilemeyebilir” dedi.. Belirtilerin yavaş ve sinsi ilerlemesi nedeniyle durumun ebeveynlerin dikkatinden kaçabildiğini vurgulayan Arbatlı, şu bilgileri verdi:

ÇOCUKTA TİROİD YETERSİZLİĞİ OLDUĞU NASIL ANLAŞILIR?

• “Ailesinde tiroid yetmezliği hastalığı olan çocuklarda,
• Doğum sonrası tiroid hormon taramasında başlangıçta TSH (Tiroid Stimulan Hormon) düzeyi yüksek olan çocuklarda,
• Dişlerin geç çıkması, yürüme ve konuşmanın gecikmesi durumunda,
• Büyümenin yavaşlaması (5 – 18 yaş arası kilo almaya meyilli kısa boylu çocuklar) durumda,
• Kabızlık, cilt kuruluğu, saç dökülmesi, üşüme gibi durumlarda,
• Hareketlerin yavaşlaması, konsantrasyon bozukluğu ve dikkat dağınıklığı durumunda aileler çocuk endokrinoloji bölümüne başvurmalıdır. Böylece, tedavisi çok kolay olan ancak gecikildiğinde kalıcı izler bırakan bu hastalığın önüne geçilebilir.

DENGESİZ BESLENMEK TİROİD HASTALIĞINA YOL AÇIYOR

Çocukların sağlıklı yetiştirilmesinde birinci şart yeterli ve dengeli beslenmeleridir. Dengeli beslenmeden söz edildiğinde vücudun protein, vitamin ve minerallerinin tam olarak karşılanması anlaşılmaktadır. Yetersiz ve dengesiz beslenme çocuklarda; bağışıklık sisteminin zayıflamasına, çeşitli enfeksiyon ya da alerjik hastalıkların oluşmasına, diyabet, tiroid yetmezliği gibi önemli hastalıklara yol açmaktadır. Ayrıca dengesiz beslenmenin bir şekli olan karbonhidrat ağırlıklı beslenme şekli, çocuklarda sık rastlanan obeziteye de neden olmaktadır.

İYOT EKSİKLİĞİ TİROİD YETMEZLİĞİNE NEDEN OLUYOR

Yetersiz ve dengesiz beslenmenin bir başka şekli vitamin ve minerallerin eksikliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin; çinko yetersizliği görme bozukluğu, akne, cilt problemleri, bağışıklık sisteminin zayıflığı, konsantrasyon bozukluğu ve öğrenme becerisinin azalmasına; iyot eksikliği de tiroid yetmezliğine yol açmaktadır. Çocuklarımızın fazla miktarda, yüksek kalorili besinler yerine daha az rafine edilmiş yüksek vitamin değeri olan dengeli besinler tüketmesi sağlıklı bir gelişme için ana hedefimiz olmalıdır.”

<< Tiroid bezi yavaş çalışırsa >>

Kalp ritmini bozuyor, uykuda solunumu durduruyor, cildi kurutuyor, çocuklarda büyümeyi engelliyor, kısırlık gibi birçok soruna yol açıyor.

İSTANBUL – Hipotiroidi, tiroid bezinin yavaş çalışması sonucu tiroid hormon üretiminin azalmasıyla ortaya çıkıyor. Hastalık, tepeden tırnağa tüm vücudu etkiliyor.

Türkiye’de hipotiroidinin sıklığıyla ilgili net bilgi olmasa da, hipotioidi görülme oranının yüzde 5’lere ulaştığı, bu oranın kadınlarda daha da arttığı biliniyor.

Acıbadem Maslak Hastanesi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Neslihan Kurtulmuş, hipotiroidinin ön aşaması denilebilecek olan ve laboratuvar bulgularında test sonuçlarının olumsuzlaşmaya başladığı ilk dönemin, özellikle 50 yaş üstü kadınlarda yüzde 10-20 oranında görülebildiğine dikkati çekiyor.

Hipotiroidinin en sık görülme nedenleri arasında; haşimoto hastalığı, cerrahi olarak tiroidin çıkarılmış olması, lohusalık sonrası görülen hipotiroidi, iyot eksikliği, radyoaktif iyot tedavisi, ve bazı ilaçların kullanımı geliyor.

Hastalığın tanısının oldukça kolay olduğunu, kan testleri ile tiroid hormon düzeyine bakılarak tanı konulabileceğini anlatan Doç. Dr. Neslihan Kurtulmuş, “Hastalığın nedenini belirlemek için de başka kan tahlileri, ultrasonografi gibi yöntemlere başvuruyoruz. Tedavi eksik olan tiroid hormonunun hastaya tablet olarak verilmesi şeklinde yapılıyor. İlacın dozu hastanın mevcut klinik tablosuna, yaş ve kilosuna göre ayarlanıyor” diyor.

HALSİZLİKTEN SAÇ DÖKÜLMESİNE BİRÇOK BELİRTİSİ VAR

Doç. Dr. Neslihan Kurtulmuş, hipotiroidinin en sık rastlanan belirtileri arasında şunları sayıyor:

“Yorgunluk, halsizlik, soğuğa tahammülsüzlük, mutsuzluk, isteksizlik, kilo artışı, kabızlık, saç dökülmesi, kas ve eklem ağrıları, ses kalınlaşması, adet düzensizlikleri.

NELERE YOL AÇIYOR?

Kalbin ritmini bozuyor: Hipotiroidinin başlangıç döneminde tansiyon yükselmesi (özellikle küçük tansiyon), kalp hızında azalma görülebilirken ileri dönemlerde kalp ritm bozuklukları, kalp yetmezliği, kalp damar hastalıkları da ortaya çıkabiliyor.

Kabızlık yapıyor: Özellikle kabızlık sık görülüyor. Ancak şişkinlik, hazımsızlık da görülen yakınmalar arasında yer alıyor.

Böbrekler suyu atamıyor: Böbrekler hipotiroidinin ilk dönemlerinde genellikle belirgin yakınma oluşturmazlar, ancak hipotiroidi tedavi edilmediğinde böbreğin vücuttaki suyu atması yavaşlıyor ve ödem oluşuyor. Ayrıca toksik maddelerin ya da kullanılan ilaçların vücuttan atılması da zorlaşabiliyor.

Uykuda solunum duruyor: Özellikle tedavi edilmemiş, ilerlemiş hipotiroidik hastalarda solunum yavaşlıyor, derinliği azalıyor ve normalde kanda oksijen azalmasına ya da karbondioksit yükselmesine verilen etkin cevap bozuluyor. Uyku-apne sendromu denen uykuda solunumun durması da hipotiroidide görülebiliyor.

Kas krampları ve güçsüzlüğe dikkat: Kas ve iskelet sistemi hipotiroididen oldukça fazla etkileniyor. Kas krampları, kas güçsüzlüğü bazen ilk bulgular olabiliyor. Ayrıca karpal tünel sendromu olarak bilinen, el bileğinde sinir sıkışması tablosu ile başvuran hastaların çoğunda da hipotiroidi saptanıyor.

Cilt kuruyor, kalınlaşıyor, kaşınıyor: Cilt kuruması, geçmeyen kaşıntılar, ciltte kalınlaşma görülüyor.İleri dönemlerde ise karoten maddesinin birikimi sonucu ciltte sararma ortaya çıkabiliyor.

Sperm üretimini bozuyor: Hipotiroidi östrojen oluşumunda dolayısıyla da kadında yumurtlamayı sağlayan diğer hormonların salgılanmasında bozukluğa yol açabiliyor ve sonuçta sağlıklı yumurtlamanın olmadığı adetler oluşuyor. Erkeklerde ise sperm üretimi ve kalitesi bozulabiliyor. Erkek ve kadındaki bu durum da kısırlığa yol açabiliyor.

Çocuklarda büyümeye engel oluyor: Hipotiroidi varlığı bebek ve çocuklarda genel büyüme ve gelişme geriliğine yol açıyor. Ayrıca tiroid hormonları beyin gelişiminde çok önemli olduğundan bu hormonların eksikliği zihinsel gerilik, anlama güçlüğü, geç öğrenme durumlarına neden olabiliyor.

Metabolizmayı yavaşlatıyor: Yukarıda da belirttiğim gibi üşüme ilk belirtilerden biri olabilir. Metabolizmanın yavaşlaması sonucu enerji üretiminin azalması, hipotiroidinin yarattığı kansızlığın olması üşümeye yol açıyor.

Kötü kolesterolü yükseltiyor: Kan kolesterol düzeyi hipotiroidide artıyor. Özellikle LDL kolesterolün artması damar hastalıklarına zemin hazırlıyor, koroner kalp hastalığı oluşumunu artırıyor, kalp krizi gelişimini tetikleyebiliyor.

Şişmanlık yapıyor: Hipotiroidi metabolizmayı yavaşlatması ve hastaların yorgunluk, halsizlik, kas ağrıları gibi nedenlerle aktiviterinin azalması sonucunda kilo artışı olabiliyor.”

Akademi Portal #Sağlık Köşesi

Follow : Twitter   Facebook

Facebook Hesabınız Üzerinden Yorum Yapın