Kılıçdaroğlu: ”Sen de hırsızların ustasısın”

Kılıcdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisiyle ilgili sözlerine çok sert cevap verdi. Kılıçdaroğlu, ”Ben Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Bülent Ecevit’in çırağıyım. O zata söyleyin; sen de hırsızların ustasısın” dedi.

Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti:

Hırsızların altına yattılar mı yatmadılar mı? Biliyorum yine kıyameti koparacaklar, Kılıçdaroğlu bunu niye söyledi diye. Kim hırsızların önüne yatarsa karşısında beni bulur.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi için söylediği ‘Çırak bile olamadı’ sözüne de yanıt verdi.

Ben Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Bülent Ecevit’in çırağıyım. O zata söyleyin; sen de hırsızların ustasısın. Hırsızlık konusunda kimse eline su dökemez.

Kendi hırsızlarını korudular mı korumadılar mı? Hırsızların altına yattılar mı yatmadılar mı? Biliyorum yine kıyameti koparacaklar, Kılıçdaroğlu bunu niye söyledi diye. Kim hırsızların önüne yatarsa karşısında beni bulur.

Sevgili Peygaberimizin güzel bir sözü vardır ‘Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim’ der. Ahlak bu kadar önemlidir. Adamına göre muamele değil, eşit muamele istiyoruz biz.

Müslüman yalan söylemez, kul hakkı yemez, israf yapmaz, kibirden sakınır, sözünden sakınır. Çıktılar, camide içki içildi dediler, yalan söylediler. Caminin imamı burada içki içilmedi dedi. Onu sürdüler. Şimdi gel de bunlara Müslüman de.

Kabataş iskelesinde çocuklu bir kadına saldırdılar dediler, ne görüntü ne de başka bir şey var. İslamiyet’te en büyük günah kul hakkı yemektir. Aile boyu yolsuzluk yapmadı mı bunlar? Vatandaşın 5 kuruşuna tenezzül etmedi mi bunlar?

Erdoğan’a çırak yanıtı

Bana çırak diyor. Evet, ben Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Bülent Ecevit’in çırağıyım. O zata söyleyin; sen de hırsızların ustasısın. Hırsızlık konusunda kimse eline su dökemez. Gayet açık söylüyorum. Oturduğu saray haram saraydır.

İnsanlar işsizken, dünyanın parasını verip saray yaptırıyorsun, kaç liraya mal edildi diye sorunca açıklamıyorsun. Hırsızlar çaldıkları parayı açıklamazlar. Bu zat namusu ve şerefi üzerine yemin etti. Hangi gerekçe ile sözünde durmuyorsun?

Davutoğlu’na yanıt

Sayın Davutoğlu ‘edep yahu’ demiş. Bana gönderme yapıyor. Kurallara uyuluyorsa edep de vardır ahlak da. İstanbul’da bu gökdelenler nerden çıktı diyor. Bu adam gerçekten başbakan mı? İstanbul’u 20 küsür yıldır siz yönetiyorsunuz.

Kimin önüne yatarlarsa yatsınlar

Karaman’da bir olay oldu. Dinledim önce hiç sesimi çıkartmadım. Milletvekili arkadaşlarımı Karaman’a gönderim. Soğukkanlılıkla takip edin kimsenin adını ifşa etmeyin dedim. Olay medyada yer aldı ama öyle şeyler oldu ki aklım vicdanım almadı. Bütün AKP camiası, cumhurbaşkanı başbakan bakanlar çocukları değil Ensar vakfını oradaki derneği savunmaya kalktılar. Hiç kimse merak etmesin sonuna kadar o çocukların haklarını biz savunacağız.O kadar ileri gittiler ki emin olun vicdanım asla kabul etmedi. Aileden sorumlu Bakan buna bir kez rastlanmış olması kurumu karalamak için gerekçe olamaz diyor. Bu lafa kimse AKP camiasından itiraz etmiyor. Mütedeyyin samimi Müslüman vatandaşlara sesleniyorum kendi çocuklarını düşünsünler: Kaç kere rastlanmış olması gerekir ki senin vicdanın rahatsız olsun…

İtiraz ettim. Ensar Vakfı’nın önüne neden yatıyorsunuz dedim. Koro halinde protestolar siyah çelenkler. Yahu sen o çelengi götüreceksin Ensar Vakfı’nın önüne koyacaksın. Demeç veriyor bunlar kadını insan olarak değil cinsel obje olarak görüyorlar asıl hastalık burada ruh hastalığı.Bakan bakandır kadın olur erkek olur. Ne yaparlarsa yapsınlar ne söylerlerse söylesinler kimin önüne yatarlarsa yatsınlar sonuna kadar takip edeceğim.

Bu Ensar Vakfı bir sefer ‘ensar’ sözcüğünü çıkarması lazım. Ensar saygı duyduğumuz bir sözcüktür. Korumak demektir Arapçada. Siz ensar diye bir vakıf kuruyorsunuz güzel itirazımız yok. Ancak kurallara uyacaksınız. Olay bir olay değil birden fazla. Sicili bozuk bir vakıf bu. Eğer sicili düzgün olsaydı bizim söyleyeceğimiz bir şey yoktu. Bütün bunların kaynağı insanı insan olarak görmemeleridir. Ben onların dilinden konuştum anlasınlar diye. Koro halinde bağırmaya başladılar. Sandılar ki geri adım atacağız.

Davutoğlu’na 6 soru

Sayın Başbakan’a altı soru soruyorum. Bir, ilk ve orta öğrenimde yurt açma yetkisi sadece MEB’dedir. Bu yetki Ensar ve KAİMDER’e nasıl verildi. Adam gibi soru soruyoruz. İki, bu yurtlar için bugüne kadar bir soruşturma açıldı mı? Madem kaçak. Üç imam hatip okulu müdür yardımcısı, şunu söylüyor: Bizim öğrencilerimiz Ensar ve KAİMDER’in evinde kalırlar. Milli Eğitim Müdürü bu kurumlara ait ev ve yurt bulunmamaktadır. Yalan söylüyor, fotoğrafları var. Bu müdür görevde midir, değil midir? Ensar Vakfı Başkanı, “Bu sapık 5 ay bizle çalıştı, alakası yok” diyor. O da yalan söylüyor. Beş, Türkiye genelinde bu evlerden kaç tane var? Öğretmen soracak, “Çocuklar siz nerede kalıyorsunuz?” Altı, yoksul ailelerin çocuklarının barınması görevi bakanlığa verilmiştir. Bakanlıkl bugüne kadar hiçbir yurt ve barınma evi yapmadı. Paranız mı yok? Bu soruların cevabını bekliyorum.

O meşhur zat var ya. CHP Genel Başkanı’nı muhatap almayacağım. Çok şükür, ağzından o laf çıktı. Muhatap değiliz. Dayanamıyor, yine konuşuyor. Çıkmış sosyal sigortalardan. Sevgili zat. Sen başbakanlık yapmadın mı? Bütün dosyaları inceledin mi? Müfettiş ordusu görevlendirdin mi? 5 kuruş açık bulabildin mi? Bulamadın. Çünkü ben kul hakkı yemem, sen yersin. Meşhur bir yalanı daha var. Batırdı diye. Emeklilik tarihim 1999. Benim dönemimde iki katrilyon, senin zamanında 80 katrilyon borç var. Söyle bakayım, Sosyal Güvenlik Kurumu’nu kim batırdı? Senin bütün kirli çamaşırlarını açığa çıkarmak benim görevim olacak. Hiç meraklanma. Dilini tutamıyor, her türlü hakareti yapıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na yanıtı da şöyleydi…

Kılıçdaroğlu: ''Sen de hırsızların ustasısın''

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma namazı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün söylediği sözler kendisine hatırlatıldığında, ”O zat bulunduğu makamın adamı değil. Kasetle partinin başına geldi, kaset olmasaydı o makama gelemezdi” dedi.

Erdoğan’ın Konuşmasından satır başları:

Şu anda bu zat bulunduğu makamın adamı değil, bu zat siyaseti henüz öğrenemedi. Ben daha önce kendisi için çırak bile olamadı demiştim. Gerçekten daha çırak bile olamadı. Çok çok buna yakışacak ifadeler var da bu ifadeleri kullanmaya edebim müsaade etmiyor. Ama geçen gün dedim zaten, siyasi sapık dedim. Niye dedim? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız benim, partimizin kuruluşundan beri dava arkadaşımdır. Onun değerlerini yargılamaya bu zatın ne ilmi, ne yaşamı el vermez. İşte bir kasetle geldiği makam var, eğer o kaset olayı olmasaydı o makama da gelemezdi.

Sayın Baykal’ın yanından çıktıktan sonra, siz gazeteciler sorduğunda ‘hayır adaylığı düşünmüyorum’ dedi. Ertesi gün aday oldu. Bunda yalan dolan her şey var. Akşam başka sabah başka böyle bir tipleme. Allah bu tiplerden Türk siyaseti korusun diyorum, CHP’yi de korusun diyorum. CHP’ye gönül vermiş hanım kardeşlerimin, kadınlara karşı olan bu hakareti aslında çok farklı değerlendirmeleri gerekirdi. Buna da üzgünüm.

Vatandaşlıktan çıkarma

Terör bulaşanlar da dahil. Bunun hukukta 3 ya da 4 versiyonu var. Bunlardan en ağır olanı budur. Bunlar T.C vatandaşlığına yakışanlar değil. Bunlar zaten vatansızlık arıyorlar. Bunları oralara havale etmek lazım. T.C vatandaşlığında Türkiye’ye ihanet olamaz. Bunlar ihanet içerisindedirler. İhanet içerisinde olanların da vatandaşlık vasfını taşımalarını doğru bulmuyorum.

MKE Silah Fabrikası Müdürü

Bunlar karakter meselesi, buna yok diyemeyiz. Buna benzer şeyler çıkabilir. Tutuklandı. Buna benzer şeyleri her yerde bekleyebilirsiniz. Temennimiz hiç olmaması. Bu çok üzücü bir olay.

Kılıcdaroğlu: Görevin Dolmabahçe’de oturup kadınlara kızlara bakmak mıdır? demişti

Kılıçdaroğlu: ''Sen de hırsızların ustasısın''

 

Kılıcdaroğlu: Siyasetin doğasında eleştiri vardır. Biz bir şeyi konuşuruz. Bizi eleştirirler. Biz de cevabını veririz. Bizim anlamakta zorlandığımız konu şu, neden cumhurbaşkanı bu tartışmaların odağı haline geliyor? Her şeye maydonoz oluyor. Kardeşim iki dakika sus.

Senin görevin toplumda huzuru sağlamak, sağduyulu mesajlar vermek. Ben Davutoğlu’na cevap veririm ama o diyor ki boşverin bana cevap verin. Sen kimsin ki sana cevap vereceğim.

Bizim muhatabımız değil o. Dün kullandığı ifadelere bakın. Onun kullandığı ifadaleri kullanacağım için özür diliyorum. Sapık dediDolmabahçe’de oturup Kadıköy’den gelen vapurlardaki kadınlara kızlara bakıyorum demek sapıklık demek değil midir bu? Bunun adı cinsel sapıklıktır. Söyleyen bizzat itirafı yapan sayın Erdoğan.

Senin görevin Dolmabahçe’de oturup kadınlara kızlara bakmak mıdır? Siyasi sapıklığa gelince daha güzel bir örnek vereceğim. Bu zat tarafsız olacağına dair söz verdi. Siyasi sapıklık nedir? Parlamentonun önüne çıkıp yemin ettikten sonra o yemini tutumayıp namusun ve şerefini çöp sepetine atandır.

Kendisi değil mi Soma’da yüreği yanan gencecik insana İsrail dölü diye bağıran, şimdi kalkmış bize ders veriyor. Sapıklığın adresi konuyu saptırıyor. Hem cinsel sapıklığın hem siyasi sapıklığın adresi orada. Yani açıkca söylüyorum: Recep Tayyip Erdoğan‘dır. Bu kadar açık, net söylüyorum.

Kendisine elli kez çağrı yaptım. Karşıma gel, senin istediğin televizyon kanallarında, psikologların da olduğu bir toplantıda oturalım, konuşalım sapık kimmiş. Beni neyle suçluyor? Ben bakan hakkında demişim ki, birilerinin önüne yatıyor. Deyimler sözlüğüne baktım: önüne dikilmek, önüne katmak, önüne yatmak deyimleri var. İki anlama geliyor: bir kimsenin önüne boylu bozunca uyanmak. örnek olarak; ”yıkımı önlemek için ekiplerin önüne yattı.”

Tıklayın-Ensar vakfında tecavüze uğrayan çocuk konuştu “canım çok yandı”

İkinci anlamı; bir kişi ya da kurumu korumak amacıyla elindeki imkanları kullanmak.

Bunu cinselliğe çekmek tam bir ahlaksızlık örneği. Ensar Vakfı‘nın önüne yatıyorsun. Bir daha söylüyorum. Çocuklar tecavüze uğruyor, sen bakansın çocukları koruyacağın yerde vakfı koruyorsun. Ağrıma gidiyor. O çocuklar bizim çocuklarımız.

Ben yeni bir kelime icat etmedim, kullandıkları kelimeyi kullandım. Vatandaş için kullanırken bir şey değil, biz onlar için kullanırken kıyafet kullanıyor. Milli Eğitim Bakanı da Ensar‘ın önüne yatmış vaziyette.

Ben o diktatör bozuntusuna da seslenmek istiyorum: Çocuklar Karaman’da tecavüze uğrarken, sen konuştun mu arkadaş? Ağzından bir cümle çıktı mı? Sen nasıl insansın? 9-10 yaşında çocuklar istismar ediliyor, bu çocukları savunan bir cümle bile kurmuyorsun. Sen hiçbir şey yapamazsın. Cürmün olsa oturduğun yer kadar. Biz haklıyız. Biz namusluyuz.

İlköğretimde, ortaöğretimde yurt açma yetkisi Milli Eğitim Bakanlığı’nındır. Hiçbir vakfın yurt açma yetkisi yoktur, bu yetki olmadığı halde vakıflar bu yurtları nasıl açtılar?

Milli Eğitim Bakanlığı, 14 yıldır iktidardalar, bir yurt açtılar mı?

AKP’nin parlamentoda olan kadınlarına da sesleniyorum. Sizin bakanlarınız Ensar’ın önüne yatarken siz hiç o çocukları ve ailelerini düşündünüz mü? Bunlarda nasıl bir ahlak ve vicdan var anlamakta zorlanıyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ”Siyasi sapıkları ne yapacağız?” demişti...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu’na ilişkin açıklamasına Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sert tepki geldi. “Bunları yok saydıkça, ahlaksızlığın çıtasını yükseltiyorlar” diyen Erdoğan, Kılıçdaroğlu için, “bu zat partisinin de yüz karasıdır” ifadesini kullanmıştı.

Facebook Hesabınız Üzerinden Yorum Yapın