Independent ve Daily Telegraph’ın ana sayfa manşetlerinde İngiltere’de bir grup önemli işadamının ülkenin AB’den çıkmasını savunan bir kampanya grubu kurması var.

Haberlere göre İngiltere’de siyasi partilere en fazla bağış yapan işadamlarından üçü AB’den çıkılmasını savunmak için bir araya geldi.

Bu kişiler Muhafazakar Parti’ye 1.2 milyon Sterlin’den fazla bağış yapmış olan Peter Cruddas, İşçi Partisi’nin en büyük bireysel bağışçısı John Mills ve UKİP (İngiltere Bağımsızlık Partisi) bağışçısı Stuart Wheeler.

İşadamları AB’den çıkılmasının İngiltere ekonomisi açısından olumlu sonuçları olacağını savunuyor.
İşadamlarının kuruluşunu Alman lider Angela Merkel’in İngiltere ziyaretine denk getirdikleri kampanya grubu, ‘Ayrılmayı Oyla’ adını taşıyor.

İngiltere’de AB referandumu 2017 sonuna kadar gerçekleştirilecek.
Independent manşetinde “Hayırın gücü” başlığını atmış.

Daily Telegraph’ın başlığı ise “Yeniden İngiltere’yi ön planda zamanı” olmuş.

FT: ABD’ye göre Rakka operasyonun öncü gücü Kürtler olmamalı

Financial Times’ta yayımlanan bir haberde ismi açıklanmayan bir ABD Savunma Bakanlığı yetkilisinin, ABD’nin Suriye’de önümüzdeki dönemde IŞİD’e yönelik nasıl bir strateji izleyeceğiyle ilgili görüşlerine yer veriliyor.

Washington‘dan yazılan ve Erika Solomon ile Geoff Dyer’ın imzasını taşıyan haberde “Rusya’nın Esad’a destek için Suriye’de hava saldırılarına başlaması ve ABD’nin eğit-donat projesinin lime lime olmasının ABD lideri Obama’yı, Suriye’de IŞİD’le mücadelede yeni bir strateji belirlemek için baskı altında bıraktığı” yorumu yapılıyor.

Gazeteye konuşan bakanlık yetkilisi, “IŞİD’i, savaşın başlamasından bu yana denenmemiş yollarla sıkıştırma şansına sahip olduklarını” belirtmiş.

Haberde, AB’nin Suriye’deki Kürt gruplara desteği hatırlatıldıktan sonra ABD’li yetkililerin IŞİD’in kalesi Rakka’ya yönelik bir operasyonda ise Kürt değil Arap grupların öncü konumda olması gerektiğini söylediği aktarılıyor.

Haberde özetle şu ifadeler yer alıyor:

“ABD yönetimi birlikte çalıştığı (Kürt) savaşçıların, Suriye-Türkiye sınırının 60 mil güneyine kadarlık alanı almaya muktedir olmasını umut ediyor. Bu, IŞİD’in Türkiye’den yabancı savaşçı ve silah getirmesini ya da güçlerini Suriye ve Irak’taki üsleri arasında hareket ettirmesini önlemek adına büyük bir hamle olacaktır. ABD’li yetkililer bu tür inisiyatiflerin Rakka’yı izole etmeye başlayabileceğini umuyor.

“Bununla birlikte Kürt güçler daha güneye gidecek olurlarsa Kürt bağlantısı az olan topraklara gireceklerdir. Bu durumda Kürt güçler hemen yerel Sünni nüfusun direnişiyle karşılaşırlar.
“Bazen Suriye Arab Koalisyonu -Son aylarda farklı zamanlarda Kürt güçlerin yanında savaşmış Sünni savaşçılar- olarak da adlandırılan grupla görüşmeler olsa da ABD’li yetkililer, aynı birliklerin Rakka çevresindeki operasyonlara katılmasının istendiğini önermede ihtiyatlı davranıyor. Bir ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi, ‘Rakka’ya baskı yapmayı çok isteriz ancak öncü kuvvet olarak Kürtlerdense Araplara ihtiyacımız var’ diyor.”

Haberde daha sonra ABD‘li yetkililerin, ABD’nin birlikte çalışabileceği gruplar bulması durumunda dahi bazı çatışmaların Nusra Cephesi ve diğer Cihatçı grupların kazançlı çıkmasıyla sonuçlanabileceğine dair kaygıların bulunduğunu söylediği aktarılıyor.

Haberde bazı uzman ve siyasi eylemcilerin görüşlerine de yer verilmiş.
Gazeteye konuşan, eski bir Suriyeli diplomat olup şu anda muhalif bir siyasi eylemci olarak faaliyet yürüten Bassam Barabandi, “ABD’nin Ahrar’uş Şam gibi daha az radikal, İslamcı gruplarla çalışması gerektiğini” söylemiş.

Barabandi şöyle konuşmuş: “Amerikalılar grup icat etmeye çalışmaya son vermeli ve gerçeklerle çalışmalı”.

Times: Coca Cola bilim insanlarına milyonlarca Sterlin akıttı

Times, “içecek şirketi Coca-Cola’nın İngiltere’de bilim insanlarına, şekerli içecekler ve obezite krizi arasındaki bağlantıyı reddetmeleri için milyonlarca Sterlin akıttığını” yazıyor.

Times‘ın bu özel haberi gazetenin ana sayfa manşetinden veriliyor.

Haberde özetle şu bilgi ve iddialar aktarılıyor:
“Times’ın araştırması, Coca-Cola‘nın, ürettiği içeceklerin obeziteye sebep olmaya yardım ettiği yönündeki iddialara karşı koymaları için İngiliz bilim araştırması ve sağlıklı beslenme inisiyatiflerine milyonlarca Sterlin akıttığını ortaya koydu.

“Olimpiyatların, FİFA Dünya Kupası‘nın ve Rugby Dünya Kupası’nın ana sponsorlarından olan içecek devi, 10’dan fazla İngiliz bilim insanıyla mali bağ kurdu. Bu kişiler arasında hükümetin sağlık danışmanları da bulunuyor.

“Birçok bilim insanı İngiltere’deki obezite salgınıyla ilgili şeker tüketiminin artışını suçluyor. Obezite İngiltere’de her yıl yaklaşık 53 bin kişinin ölümüne neden oluyor. Obezite, NHS’e (Ulusal Sağlık Hizmetleri) yılda 5.1 milyar Sterline de mal oluyor.

British Journal of Sports Medicine dergisinde yayımlanan son bir rapor kötü beslenmenin; fiziksel egzersiz, alkol ve sigara içmenin bileşiminden daha fazla hastalığa neden olduğunu ileri sürdü.

“Coca-Cola Avrupa Hidrasyon Enstitüsü’nün kurulması için milyonlarca Sterlin harcadı.

“Şirket, enstitünün kurulması için 2010 ve 2015 arasında 4.86 milyon Sterlin harcadı.

“Görünüşte bağımsız olan bu araştırma vakfı, insanlara, şirketin sattığı türden spor içeceklerinin ve meşrubatların tüketimini önerdi.

“Bu enstitünün bilimsel danışma kurulunun başında saygın bir profesör var. Coca-Cola bu profesörün üniversitesine 1 milyon dolar verdi. Bu kişi önde gelen spor kurulları için beslenme önerilerinde bulundu.

“Coca-Cola’nın mali destek verdiği, sponsorluğunu üstlendiği, araştırma fonu verdiği kurumlar arasında şunlar bulunuyor: UKActive, İngiltere Beslenme Vakfı, Hull Ünversitesi, Homerton Üniversitesi Hastanesi, Ulusal Obezite Forumu, İngiltere Diyet Derneği, 2013 Obezite Haftası, İngiltere Obezite Çalışma Derneği.”

Gazeteye konuşan Halk Sağlığı Fakültesi adlı sağlık vakfının yönetim kurulu üyesi Simon Capewell, “Coca-Cola‘nın sadece kamuoyu görüşünü değil siyasi kararları da maniple etmeye çalıştığını, taktiklerinin tütün ve alkol endüstrilerininkilere benzediğini” söylemiş.

‘İngiltere’de Müslümanların iş yaşamında önemli konumlardaki temsilleri düşük’

Guardian, araştırma kuruluşu Demos’un İngiltere’deki Müslümanların iş yaşamındaki temsiliyle ilgili yaptığı bir araştırmanın sonuçlarını aktarıyor.

Demos’un araştırmasına göre İngiltere’de yaşayan Müslümanlar arasında iş yaşamındaki “önemli pozisyonlarda” yer alan ve “önemli mesleklere” sahip kişilerin oranı yüzde 16.

Guardian, Demos’un araştırmasının bu oranın diğer dini toplumlara göre düşük olduğunu gösterdiğini aktarıyor.

Demos, bu durumun nedenleri arasında şunları saymış: Müslümanların İngiltere’deki en yeni göçmen toplumu olması, Müslüman nüfusun diğer toplumlara oranla genç olması, Müslüman toplum içinde kadınların çalışma yaşamındaki rollerin kısıtlanmasına yönelik davranış kalıplarının olması, Müslümanlar arasındaki yoksulluğun ülkedeki genel yoksulluk oranından yüksek olması, işe alımlarda karşılaşılan ayrımcılık.

Facebook Hesabınız Üzerinden Yorum Yapın