ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, Türkiye’nin radikal İslamcı terör örgütü El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra ile işbirliğinde bulunduğunu söyledi.
Francis Ricciardone, devlet memurluğundan ayrılmış olmasına rağmen, Türkiye ile radikal İslamcı teröristler arasındaki ilişkileri açıkça seslendiren “ilk” ABD’li yetkili oldu. Francis Ricciardone, 1 Ocak 2011 – 7 Temmuz 2014 tarihleri arasında Amerikan Büyükelçisi olarak Ankara’da görev yaptı. Ricciardone, Mısır ve Filipinlerde’de ABD Büyükelçisi olarak çalışmıştı.
İngiltere’de yayınlanan “The Telegraph” gazetesine göre, Francis Ricciardone, Türk hükümetinin, ABD’nin karşı çıkmasına rağmen, El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra’ya destek verdiğini ifade etti. Bir grup basın mensubu ile konuşan Francis Ricciardone, Ankara’nın, Suriye’de radikal İslamcı gruplarla çalışabileceğini ve aynı zamanda bu grupları “ılımlı bir noktaya çekebileceğini düşündüğünü” kaydetti.
Ricciardone, bu düşüncelerin Ankara’yı El Nusra ve Ahrar ül-Şam ile çalışmaya yönelttiğini söyledi. ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi, Türk hükümetini, bu aşırı gruplara sınırlarını kapatması için ikna etmeye çalıştıklarını, ancak hiçbir sonuç alamadıklarını belirtti. Ricciardone, “Sonuçta, aynı görüşte olmamak konusunda görüş birliğine vardık. Türkler, El Nusra dahil bu gruplarla bir süre birlikte çalıştı. Biz de bu gruplarla çalışmak istemediğimize karar verdik,” dedi.
Türk hükümetinin, Beşar Esat’a ve Suriye’deki Kürtler’e karşı radikal İslamcı terörist gruplara destek verdiği yolundaki iddialar yeni değil. IŞİD’in Türkiye içinde örgütlenmesi, sınırları geçiş yolu olarak kullanması ve hatta bazı Türk askeri ve sivil yetkililerle temas kurduğu yolundaki iddialara Türkiye’deki dava dosyalarında ve Türk basınında rastlanıyor. Radikal gazetesinden Ümit Kıvanç, bugünkü yazısında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son muhtarlar konuşmasındaki şu sözlerini aktardı:
“El Nusra IŞİD’e karşı savaşıyor ama ona da kötü diyorlar. Ona neden kötü diyorsunuz? Çünkü olay farklı. Nusra’nın konumu farklı olduğu için kötü terörist oluyor.”
Ümit Kıvanç, “Washington’daki karar vericilerin yerinde olsam, ‘Ne kötülüğünü gördünüz’ çıkışı üzerine utancımdan yerin dibine geçerdim. Hakikaten ne diyecek Obama buna? Hakikaten,” diye yazdı.
“Para akışı Türkiye üzerinden”
Bu arada, Wall Street Journal gazetesinde yayınlanan bir haberde, IŞİD’in, parasal anlamda bütün izole edilme çabalarına rağmen, Suriye ve Irak’ta egemen olduğu topraklara nasıl para giriş çıkışı yaptığı anlatıldı. Habere göre, IŞİD’in topraklarına para giriş çıkışı yaptığı üç ana yoldan ikisi Türkiye’den geçiyor. Bu para transferini yapan şirketlerin sayısı da artıyor. Yollardan ilki, İstanbul’daki Kapalıçarşı’nın çevresindeki dar sokaklardan başlayarak Irak’taki Kürt kasabalarına uğruyor ve Musul’da son buluyor. Bir diğeri ise Ürdün üzerinden geçerken, sonuncusu ise Gaziantep’ten Suriye’de IŞİD’in başkenti olarak ilan edilen Rakka’ya uzanıyor.
‘Sınır hep açık’
Öte yandan, Independent gazetesi, IŞİD ve diğer cihatçı grupların patlayıcı yapımı için ihtiyaç duyduğu malzemelerin büyük kısmını Türkiye üzerinden sağladığını iddia etti. Gazete, haberini, çatışma bölgelerindeki silahlar ve mühimmat dolaşımıyla ilgili araştırmalar yapan “Conflict Armament Research” (CAR) adlı kuruluşun raporuna dayandırdı.
Türkiye üzerinden Suriye ve Irak’ta IŞİD’e giden malzemeler arasında, kimyasal ve elektronik maddeler, gübre ve kablolar ile bomba yapımında kullanılan diğer malzemeler yer alıyor. CAR Başkanı James Bevan, “CAR araştırmacıları Türkiye’den Suriye’nin kuzeyine TIR’ların, araçların, insanların, gıda ve petrolün geçiş yaptığını gördü. Türkiye ve IŞİD’in kontrol ettiği bölgeler arasındaki sınır fiilen açık,” dedi.
13:45 10.08.2015
El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi, bir haftadır Türkiye sınırına yakın bölgelerden çekildiği yönündeki haberleri doğrulayacak nitelikte bir açıklama yaptı. Uluslararası koalisyonla savaşmanın ‘dine uygun olmadığını’ savunan örgüt, ABD ve Türkiye’nin ‘çıkarlarına alet olmak istemediği’ mesajı verdi.
El Nusra Cephesi, Suriye’nin Halep kırsalının kuzeyinde, Türkiye’nin ‘tampon bölge’ kurmak istediği bölgedeki noktalardan ‘dini sebeplerle’ çekildiğini ve buraları diğer muhalif örgütlere bıraktığını duyurdu.
‘ABD İŞBİRLİĞİ, TÜRKİYE’NİN ULUSAL GÜVENLİĞİ İÇİN’
ABD ile Türkiye’nin ‘Irak Şam İslam Devleti’ni (IŞİD) Türkiye sınırına yakın bölgeden temizleme planını’ eleştiren El Nusra, işbirliğinin amacının Suriye ordusuyla savaşmak olmadığını, planın ‘Türkiye’nin ulusal güvenliğine’ hizmet ettiğini savundu. Türk hükümeti ve ABD öncülüğündeki koalisyonun savaşı kendi çıkar ve önceliklerine göre yönlendirmek istediklerini öne süren örgüt, Türkiye’nin ‘tampon bölge’yi yalnızca güneydoğu sınırında Kürt devleti kurulmasını önlemek için istediğini iddia etti.
KOALİSYON SAFINDAKİ MUHALİFLER BUNA MECBUR KALDI’
Bu sebeplerle uluslararası koalisyona katılmanın veya koalisyondan yardım almanın ‘dine uygun olmamasını’ gerekçe gösteren El Nusra, tersi yönde hareket eden muhaliflerin ise bunu kendi iradeleri dışında yaptıklarını savundu: “Şu durumda tek seçeneğimiz Halep kırsalının kuzeyindeki mevzilerimizden çekilip yerimizi bu bölgelerdeki diğer muhalif örgütlere bırakmak.”
Eğit- donat projesi kapsamında Türkiye’deki eğitimlerini tamamladıktan sonra Suriye gönderilen ilk gruptaki 31 kişi El Nusra tarafından kaçırılmıştı. El Nusra militanları ayrıca, 16 ılımlı muhalifi yaralamış, 5 kişiyi ise öldürmüştü. Böylece 54 kişilik gruptan geriye 2 kişi kalmıştı.
HAMA’YI BOŞALTMIYOR
Öte yandan El Nusra, Hama vilayeti ve Lübnan sınırı boyunca uzanan Kalamun Dağları bölgesinin de dahil olduğu diğer denetimi altındaki bölgeleri boşaltmayacağını duyurdu.
Suriye savaşını yakından takip eden internet sitesi ‘el arabi el cedid’, El Nusra komutanlarına dayandırdığı haberinde, Nusra Cephesi’nin Kilis Öncüpınar Sınır Kapısı’na 6 km uzaklıktaki Azez’i tahliye etmeye başlayacağını yazmıştı.
Ankara’ya bölgeden gelen istihbarat bilgilerine göre ise El Nusra’nın Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) güçleri tarafından sıkıştırılarak kıskaca alındığını, bu sebeple bölgeden çıktığı iddia edilmişti.
06 Eylül 2013
EL NUSRA İTİRAFÇISINDAN ŞOK EDEN AÇIKLAMALAR
El Nusra çetesi üyesi ‘Bilal’, devletin Rojava’ya yönelik saldırıları nasıl organize ettiğinin detaylarını anlattı
CEPHANE VE GIDA TÜRKİYE’DEN
Rojava’da PYD’ye karşı savaşan El Nusra çetesi içerisinde bir süre kaldıktan sonra ayrılan ‘Bilal’ isimli kişi, Til Xelef’te kendilerini Türk askerlerinin eğittiğini söyledi. Çete üyesi silah, cephane ve yiyeceklerin Akçakale ve Ceylanpınar üzerinden çetelere gönderildiğini belirtti.
‘TÜRK EMİR’DEN ASKERİ EĞİTİM
‘Bilal’in itiraflarından bazıları: “Emir’ dedikleri kişiler vardı. Emekli asker olduklarını söyleyen 3 Türk vardı. Birine ‘Emir’ diyorlardı. Biri de Albay olduğunu, Hakkari’de PKK’lılarla savaştığını anlatıyordu bize. Bu askerler bize bomba ve havan topu eğitimi verdi.”
ESKİ ÇETECİDEN İTİRAF: BİZİ EMEKLİ TÜRK ASKERLERİ EĞİTİYORDU
Rojava’da PYD’ye karşı savaşmak için Afganistan, Mısır, Çeçenistan, Katar, Türkiye gibi ülkelerden gönderilen radikal İslamcılar, temmuz ayından bu yana Kürtlere karşı “cihat” ilan etmiş durumda. Anf’ye konuşan ve Bu çetelerle 3 ay kalan “Bilal” adlı kişi, önce ÖSO, ardından Cebhet El Nusra isimli çeteye nasıl katıldığını, Halep, Til Ebyat ve Til Xelef’te yaşadıklarını anlattı. Aslen Bingöllü olan ve Suriye’de yaşanan iç savaştan sonra Türkiye’de toplanan yardımları İslami bir uluslararası yardım kuruluşu aracılığı ile Suriye’de Halep ve Til Ebyad bölgelerine götüren ekip içinde yer aldığını belirten Bilal, iki kez yardım götürenlerle birlikte Suriye’ye geçtiğini ve yardımların dağıtılması süresince bazen günlerce orada kaldığını anlattı. Bilal, üçüncü kez yardım götürüldüğünde haziran ayının sonlarına doğru Cebhet El Nusra’ya katıldığını söyledi.
3 TÜRK EĞİTİM VERDİ
Til Xelef ve Esfer Necar’da kendilerine silah ve bomba eğitimi verildiğini kaydeden Bilal, “Aramızda Kürtçe, Türkçe, Arapça konuşuyorduk. ‘Emir’ dedikleri kişiler vardı. Emekli asker olduklarını söyleyen 3 Türk vardı. Birine ‘Emir’ diyorlardı. Biri de orduda Albay olduğunu, Hakkari’de PKK’lılarla savaştığını anlatıyordu bize. Burada bize daha çok bu askerler bomba ve havan topu üzerine eğitim verdi. Biz orada iken Ceylanpınar üzerinden gelen gruplar oluyordu. Bu gruplar daha çok bizim bulunduğumuz Til Xelef ile Til Ebyad arasındaki sınır bölgesindeki köylere yerleştiriliyordu. Serêkaniyê’nin zaten pek üzerinde durulmuyordu. Çünkü El Nusra o zaman ilçede vardı. Serêkaniyê’den sonra Dirbêsiyê ve Qamışlo’ya nasıl girilir toplantıları yapılıyordu hep. Dirbêsiyê ve Qamışlo’daki sınır kapılarının ele geçirilmesi halinde, cihat için onbinlerce kişinin bizlere katılacağını, ‘cihat’ için Müslümanların Şam’ın mahallelerine kadar dayandıklarını, Kürt bölgesindeki ‘kafirlerin’ onlara yardım ettiklerini, bunları bertaraf ettikten sonra Şam’ı almak için önlerinde bir engel kalmayacaklarını anlatıyorlardı” şeklinde konuştu.
SIK GİRİŞ-ÇIKIŞ
Türkiye’den getirilen birçok araç ve eşyanın Til Xelef’e sevkedildiğine dikkat çeken Bilal, şunları söyledi: “Emir dediğimiz kişiler ve bu 3 asker hep yanımızda değillerdi. Sık sık Türkiye’ye ya da Til Ebyad’a gidip geliyorlardı. Cephane ve yiyecek sorununu bunlar hallediyordu. Hangar gibi 3 ayrı yerde bunlar depolandı. Bize ‘bunlar kafirlerden ele geçirdiğimiz ganimetlerdir’ diyorlardı. Daha sonra bunları başka araçlara yükleyerek Halep bölgesine gönderdiler. Bazen Serêkaniyê dışından insanlar gözaltına alınıyordu. Yaşlı kadın-erkekler getiriliyordu. Bize ‘bunlar hepsi Ermenidir, kafirdir’ diyorlardı ama gördüğümüz insanlar bizim gibi inanan insanlardı. Bunların bazılarını tutup isimlerini aldıktan sonra bırakıyorlardı. Til Xelef dışındaki köylerden de alınanlar oldu. Bunları sorgulamak için götürüyorlardı başka yere. Nereye götürdüklerini bilmiyorum. Belki serbest bırakmışlardır, belki de öldürmüşlerdir.”
Ağustos ayının ortalarında yaralanmasının kendisine bir fırsat yarattığını, kayıt tutulmadan Akçakale Devlet Hastanesi’nde tedavi edildiğini söyleyen Bilal, ardından da ayrıldığını kaydetti.
