İmparatorluk Kuranlar Yahut Şümürz, ‘gürültü’den korkarak kaçanların, kaçtıkça eksilenlerin öyküsü.

İskoçya’nın başkenti Edinburg’da bu yıl 69’uncusu düzenlenen Fringe Festivali’nde Türkçe dili de bir oyunla temsil edilecek: “İmparatorluk Kuranlar Yahut Şümürz (The Empire Builders).”

Türkçe dili temsil edilecek diyoruz çünkü Fringe Festivali boyunca sahne alacak 49 ülkeden 3 bini aşkın oyun içinde, İngilizce üstyazıyla Türkçe oynanacak tek oyun bu

Beyoğlu Hayal Kahvesi bünyesindeki Hayal Perdesi’nin ilk prodüksiyonu olan oyun Türkiye’de pek çok ödül aldı.

Makedonyalı Aleksandar Popovski’nin Afife Tiyatro Ödülleri’nde “Yılın En Başarılı Yönetmeni” seçilmesi bunlara örnek.

Şümürz’ü canlandıran Selin İşcan ise bu performansıyla ve Şehir Tiyatroları’nın “Bir Yaz Gecesi Rüyası” oyunundaki rolüyle, Yeni Tiyatro Dergisi jürisi tarafından “Yılın Kadın Oyuncusu” ödülüne layık görüldü.

İşcan’ın anlatımıyla, oyunun konusu özetle şöyle:

“Hikayemizin odağında bulunan Dupont ailesi zaman zaman nereden geldiği belli olmayan gizemli bir ‘gürültü’ duymaktadır. Tekstte bu tam olarak ‘gürültü’ diye geçen bir kelime. Korkuya kapılarak bu gürültüyü duydukları anda taşınıyorlar bir üst kata. Fakat bir süre sonra o gürültü yine geliyor. Bir üst kata daha taşınıyorlar. Taşındıkça da geride mobilyalarını, eşyalarını, anılarını, zaman zaman ailenin bazı fertlerini bırakıyorlar. Üçüncü perdede, yani oyunun finaline doğru, ailenin babası olan Leon karakteri tek başına kalıyor. Eşyasız, hiçbir şeysiz, çıkışsız, tek başına en yukarıdaki katta buluyor kendini. Bu aileyle birlikte hareket eden ve en son Leon ile birlikte o odada baş başa kalan bir varlık daha var: Onun adı Şümürz.” Aşağıdaki Videodan izleye bilirsiniz..

Videoyu Göremiyorsanız Lütfen Buradan İzleyiniz

Vicdanımız, Soma işçileri veya bir ev kadını

“Şümürz kimdir veya nedir?” sorumuzu şöyle yanıtlıyor Selin İşcan:

"Şümürz'ün tanımı, seyircinin ne hissettiğine, neyle yüzleştiğine göre değişiyor."
“Şümürz’ün tanımı, seyircinin ne hissettiğine, neyle yüzleştiğine göre değişiyor.”

“Şümürz aileyle birlikte aslında orada yaşıyor fakat aile onu görmüyor. Sadece ailenin küçük kızı görebiliyor. Ona da ‘Öyle birisi yok, sen uyduruyorsun’ denilerek deli muamelesi yapılıyor zaman zaman. Seyirci onun orada olduğunu görüyor. Yara bere içinde, bir köşede sessizce duran bir karakter.”

İşcan’ın aktardığına göre, Şümürz kelimesi aslında, oyunun yazarı Boris Vian’ın (1920-1959) uydurduğu bir kelime. Araştırmacılar, ilham kaynağının Almanca “kalp ağrısı” anlamına gelen “Herzschmerzen” ifadesi olabileceğini düşünüyor — zira hayatı boyunca kalp sorunları yaşayan Vian, son oyununu sahnede göremeden, geçirdiği kalp krizi sonucu ölmüş.

Vian’ın yarattığı bu karakter, sanki toplumda görmezden gelinenleri temsil ediyor. İşcan bunu doğrulamakla birlikte, izleyicilerden çok çeşitli tanımlar geldiğini anlatıyor:

“Bir ev hanımı ‘Ben de bu evin Şümürz’üyüm’ demişti. Prömiyerden sonra ne yazık ki o maden faciası meydana geldi Soma’da. Ertesi gün izleyen dostlarımdan biri arayıp ‘Şümürz’ler o madencilerdir’ demişti. Onu unutamıyorum. ‘Vicdanımızı dövüyoruz’ diyenler oldu, ‘ego’ diyenler oldu, ‘ölüm korkusu’ diyenler oldu. Bu açıkçası biraz seyircinin ne hissettiğiyle, neyle yüzleştiğiyle alakalı olarak değişiyor.”

Edinburg Festivali’nin ortamı

Oyun, Edinburg’un göbeğindeki C Venues’de 5-18 Ağustos günlerinde seyirciyle buluşacak.

Ayrıca oyuncular, diğer gruplar gibi, tanıtım amacıyla şehirde küçük gösteriler yapacaklar.
Hayal Perdesi Sanat Yönetmeni İşcan, Edinburg’taki festival günlerine 2 kez şahit olduktan sonra, kendi prodüksiyonlarını İskoçya’ya taşımak için kolları sıvamış.

İşcan: “Kabul edilme sürecine ayırdığınız zaman, emek ve elbette kur farkından dolayı bütçe sorunu, Türkiye’den katılımı zorlaştırıyor.”

"Şehrin nüfusu 500 binden 4 milyona çıkabiliyor. Dünyanın her tarafından sanatseverler, tiyatrocular, eleştirmenler, performans sanatçıları, dansçılar, edebiyatçılar, yapımcılar, yetenek avcıları... Herkes orada buluşuyor, bir karnaval havası oluşuyor. Herkes sokaklarda oyunlarından parçalar oynuyor kostümleriyle... Şehrin her alanı; otobüsün ikinci katı, pub'lar, barlar sahneye dönüşüyor" diyerek anlatıyor şehrin üzerindeki etkisini.
“Şehrin nüfusu 500 binden 4 milyona çıkabiliyor. Dünyanın her tarafından sanatseverler, tiyatrocular, eleştirmenler, performans sanatçıları, dansçılar, edebiyatçılar, yapımcılar, yetenek avcıları… Herkes orada buluşuyor, bir karnaval havası oluşuyor. Herkes sokaklarda oyunlarından parçalar oynuyor kostümleriyle… Şehrin her alanı; otobüsün ikinci katı, pub’lar, barlar sahneye dönüşüyor” diyerek anlatıyor şehrin üzerindeki etkisini.

Festivale başvuruları kabul edilince, esas mesele olan fon ve sponsor arayışına giriştiklerini belirten İşcan şöyle diyor:

“Başbakanlık Tanıtma Fonu’na başvurduk, oradan olumlu yanıt aldık ve bu çok rahatlattı bizi. Beşiktaş Belediyesi’nin katkıları, Türk Hava Yolları, Western Union, Trakya İşadamları Derneği ve istanbulsanat.org’un sponsorluğunda festivale katılıyoruz. Ayrıca oyunumuz Nilüfer Belediyesi Nilüfer Sanat’ın katkılarıyla İstanbul Tiyatro Festivali’nde prömiyer yaptı.”

Festivale kimler katılmıştı?

Türkiye’den daha önce de Lale Mansur ile Kubilay Tunçer 2002’de “Olağan Mucizeler” oyunuyla aynı festivale davet edilmişti.

DOT Tiyatro ise geçen yıl bir okuma tiyatrosu projesiyle yer aldı.
Türkiye’den katılımın çok sınırlı olmasına rağmen, Hayal Perdesi’nin ilk prodüksiyonuyla bu katılımı sanki biraz kolay olmuş gibi gelmiyor mu?
Bu soruyu, “Dışı sizi yakar içi beni” diye yanıtlayan İşcan şöyle devam ediyor:

“Ezilenler bir köşede sessizce dursalar bile, ‘diğerleri’ için tehdit olarak görülmeye devam edilecekler.”

"Bu festivale Avrupa'dan katılmakla, Türkiye'den katılmak arasında farklı zorluklar var. Kabul edilme sürecinde ayırdığınız zaman, emek ve elbette kur farkından dolayı bizim için bütçe açısından. Ayrıca alternatif sahneler burada öncelikle ayakta kalmaya, sadece bilet gelirleriyle sahnelerini açık tutmaya çalışıyor. Kültür sanata ayrılan bütçe yetersiz kalıyor."
“Bu festivale Avrupa’dan katılmakla, Türkiye’den katılmak arasında farklı zorluklar var. Kabul edilme sürecinde ayırdığınız zaman, emek ve elbette kur farkından dolayı bizim için bütçe açısından. Ayrıca alternatif sahneler burada öncelikle ayakta kalmaya, sadece bilet gelirleriyle sahnelerini açık tutmaya çalışıyor. Kültür sanata ayrılan bütçe yetersiz kalıyor.”

Göğüs gerdikleri zorlukların meyvesini alarak, Edinburg’dan güzel şeylerle döneceklerine inanıyorlar ve Şümürz’ü dünyanın farklı yerlerine taşımakta kararlılar.

Ödüllü dekor tasarımcısı Hırvat Sven Jonke’nin “sırtta taşınabilecek bir oyun” için çalıştığını dile getiren İşcan’ın şu ifadeleri hem oyunu özetliyor hem de kararlılıklarını vurguluyor:

“Şümürz’ler, yani ezilenler de varlıklarını sürdürmeye devam edecek ve bir köşede sessizce dursalar bile sadece ‘diğerleri’ için tehdit olarak görülmeye devam edileceklerdir.”

—————————-
OYUN EKİBİ

Yönetmen: Aleksandar Popovski
Oyuncular: Reha Özcan, Ayşe Lebriz Berkem, Selin İşcan, Tuba Karabey, Selin Tekman ve Nihat Alptekin
Sahne tasarımı: Sven Jonke
Kostüm tasarımı: Taciser Sevinç
Işık tasarımı: Aleksandar Popovski
Müzik ve efekt tasarımı: Barış Manisalı
Kareografi: Handan Ergiydiren
Yardımcı yönetmen: Hümay Güldağ

Facebook Hesabınız Üzerinden Yorum Yapın