ARŞİV-TÜRKİYE’Yİ FELÂKETE SÜRÜKLEYEN AÇILIMIN KRİPTOĞRAFİSİ
Kadir İNANIR, Lale MANSUR, Muhsin KIZILKAYA, Nihal BENGİSU KARACA, Şükrü KARATEPE, Tarık ÇELENK, Öztürk TÜRKDOĞAN ve Hüseyin YAYMAN’dan oluşan “Akiller” heyetinin Mardan Hotel ANTALYA adresinde yaptıkları toplantıda, Köşe Yazarı ve Eğitimci M. Fevzi KÜÇÜKKAHVECİ’nin duygu ve düşüncelerimize tercüman olduğu, açılımın şifrelerini çözdüğü ve TV’lerin yayınlamadığı “Akillere” ders niteliğindeki konuşması.
SÖZDE “AÇILIM, ÇÖZÜM, TÜRKİYE’LİLİK” GERÇEKTE TÜRK DEVLETİNE SON VERME PLANI
akp-pkk BERABERLİĞİNİN KANUNSUZ GAYR-I MEŞRUSU: AÇILIM İHANETİ.
ULUSAL BASIN TEK SES, NEREDEYSE MOSKOVA’NIN PRAVDASI OLMUŞ; BEYİNLERİ YIKIYOR.
20 Ağustos 2014: Bülent ESİNOĞLU : Açılım ve Yerel Seçim süreci !
Erdoğan’ın seçim sürecinde kullandığı ana konu Paralel Devlet, Kılıçdaroğlu’nun kullandığı ana tema ise, yolsuzluk oldu.
Erdoğan tüm seçim süreçlerinde olduğu gibi, bu seçim sürecinde de, sahte milliyetçilik yaptığından, Açılım Sürecinden, yani bölünmeden hiç bahsetmiyor.
Sadece şehitler gelmiyor cümlesi ile yetiniyor.
Çünkü biliyor ki, açılım süreci milli iklimle çatışıyor.
Ne olduğu belli olmayan Açılım süreci, ne hikmetse, İşçi Partisinin dışında, bir de, yarım ağızla MHP tarafından ifade ediliyor.
Kılçdaroğlu, şu sıralarda ortada kalan Açılım Sürecine sahip çıkıyor.
Özetle, biri, sahte de olsa, milli bir çizgi izliyor, diğeri gayri milli bir çizgide yol alıyor.
Erdoğan milli oylara talip oluyor. Kılıçdaroğlu da gerici ve bölücü oylara talip oluyor.
Bir hedef koymaksızın, plan ve program belirtmeksizin, çözüm yollarını ifade etmeksizin bir seçim propagandası yürüyüp gidiyor.
Kılıçdaroğlu, daha büyük bir yanlışla, Erdoğan’ın kullanıp attığı Cemaat çaputuna sarılıyor.
Fethullah’dan medet umuyor. İttifak tekliflerini bu yolda değerlendiriyor.
Gelişen iç ve dış dinamikler, ülke savunmasını en üst düzeye çıkardığı bir dönemde, millici bir söylemin prim yapacağı bir ortamda, Batıcı, enternasyonal görünüm CHP için intihardır.
Bülent ESİNOĞLU
Erdoğan’ın seçim sürecinde kullandığı ana konu Paralel Devlet, Kılıçdaroğlu’nun kullandığı ana tema ise, yolsuzluk oldu.
Erdoğan tüm seçim süreçlerinde olduğu gibi, bu seçim sürecinde de, sahte milliyetçilik yaptığından, Açılım Sürecinden, yani bölünmeden hiç bahsetmiyor.
Sadece şehitler gelmiyor cümlesi ile yetiniyor.
Çünkü biliyor ki, açılım süreci milli iklimle çatışıyor.
Ne olduğu belli olmayan Açılım süreci, ne hikmetse, İşçi Partisinin dışında, bir de, yarım ağızla MHP tarafından ifade ediliyor.
Kılçdaroğlu, şu sıralarda ortada kalan Açılım Sürecine sahip çıkıyor.
Özetle, biri, sahte de olsa, milli bir çizgi izliyor, diğeri gayri milli bir çizgide yol alıyor.
Erdoğan milli oylara talip oluyor. Kılıçdaroğlu da gerici ve bölücü oylara talip oluyor.
Bir hedef koymaksızın, plan ve program belirtmeksizin, çözüm yollarını ifade etmeksizin bir seçim propagandası yürüyüp gidiyor.
Kılıçdaroğlu, daha büyük bir yanlışla, Erdoğan’ın kullanıp attığı Cemaat çaputuna sarılıyor.
Fethullah’dan medet umuyor. İttifak tekliflerini bu yolda değerlendiriyor.
Gelişen iç ve dış dinamikler, ülke savunmasını en üst düzeye çıkardığı bir dönemde, millici bir söylemin prim yapacağı bir ortamda, Batıcı, enternasyonal görünüm CHP için intihardır.
Batıcılık yaşadığımız tarihi süreçte, kan, gözyaşı ve gericiliktir.
Siyasi ve psikolojik duruma, doğru tanı koyamayan CHP kurmayları, CHP’yi bölücü Kürtlerin yanında gösteren bir profil çiziyor.
Sanki PKK ile resmi görüşmeleri Erdoğan değil de, Kılıçdaroğlu yapmış gibi…
Daha dün, silahlı kuvvetler, Suriye’de, Suriye ordusunun Bölücü Kürtlere ve El-Kaideye karşı yaptığı mücadele sırasında, uçağı düşürülüyor. Kılıçdaroğlu hemen Esad’ı suçlayan AKP’nin yanında yer alıyor.
Ertesi gün, yani bugün, yaptığı yanlışın büyüklüğünü anlıyor, düzeltme yapıyor.
Düzeltmeyi de, genel savaş karşıtlığı düzeyinde ifade ediyor. AKP’nin Suriye’de PYD’ye (aslında PKK’ya) yaptığı yardımı açık etmiyor.
CHP’nin elinde tutması gereken asıl koz; ne idüğü belirsiz Açılım Süreci iken, bu konuda muhalefet yapmayarak, AKP’ye inanılmaz bir yardım yapmış oluyor.
Ondan sonra da, oyları bölmeyelim diye terane tutturuyorlar.
Evet, hırsıza hırsız diyeceksin de, yok mu senin planın programın?
Özelleştirmelerin ortaya koyduğu işsizlik ne olacak? Özelleştirmeleri desteklemeye devam mı edeceksin?
Asıl büyük talan ve yolsuzluk özelleştirmelerde yapılmadı mı?
Açılım Sürecinin sonunda, geleceğimiz yerin bölünme olduğunu bilmiyor musunuz?
Özetle, CHP’nin yaptığı muhalefet, sadece MHP’nin işine geliyor. AKP’li seçmeni hiç ilgilendirmiyor.
Yerel seçimlerde, CHP bu yanlış duruşunun bedelini; MHP’nin gerisinde kalarak ödemesi hiç de sürpriz olmaz.
“Ya müzakere, ya savaş” çığlıklarının atıldığı yerde, bölünmeyi yok sayarak seçim yarışı yapmanın, hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
İç huzur olmadan aş da, iş de olmaz. 25.3.2014, bulentesinoglu
08 Haziran 2014: AÇILIM’IN 2. AŞAMASINDA DIŞ FAKTÖR
AK Medya’nın amiral gemisi Yeni Şafak, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın önceki gün “Açılım’da ikinci aşamaya geçtik” açıklaması yapmasından sonra, dün hükümetin bu konudaki yol haritasını açıkladı. Buna göre Açılım’ın 2. aşaması, 4 maddenin 18 ayda uygulanacağı bir yol haritasıdır:
1) AKP Akil Adamlar heyetinden sayıca daha az bir İzleme Kurulu oluşturacak.
2) Kaçırılan çocuklar için bir geri dönüş yasal düzenlemesi hazırlanacak.
3) Haklarında kırmızı bülten çıkarılmayan örgüt üyelerine kolaylık sağlanacak.
4) Sadece HDP heyeti değil, STK ve gazeteciler de Öcalan’la görüşebilecek.
Gazeteye göre MİT ile Öcalan’ın ve HDP ile PKK’nin yaptığı iki ayrı görüşmede de taraflar bu yol haritası konusunda mutabakat sağladılar. (Yeni Şafak, 3 Haziran 2014)
ÖCALAN İSTEDİ ERDOĞAN KURUYOR
Bir mutabakat olduğu, hatta Öcalan’ın önerilerinin AKP uygulaması haline geldiği ortadadır.
Zira HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İmralı’dan döndükten sonra şu açıklamayı yapmıştı: “Öcalan sürecin şeffaf ve halkın denetimine açık yürümesini istiyor. Güncel olan tartışmaların yaşanmaması için bunun bir İzleme Kurulu üzerinden denetlenmesi gerektiğini, böylece bu sorunların en aza ineceğini ve giderek sıfırlanacağını düşünüyor.” (ANF, 2 Haziran 2014)
Yani tıpkı Öcalan’ın Akil Adamlar heyeti önerisi gibi, İzleme Kurulu önerisi de AKP tarafından yerine getirilmektedir!
Kuşkusuz bu anlaşma dün de belirttiğimiz Cumhurbaşkanlığı süreciyle doğrudan ilgilidir. AKP ve PKK, Haziran Halk Hareketi’nin rafa kaldırttığı ve takvimini ötelediği Açılım’ı birbirlerine karşı koz olarak yeniden kullanmaktadırlar. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmak istemesi ile PKK’nin kullanıma açık yüzde 7 oyu buluşturulmaya çalışılmaktadır.
Kuşkusuz AKP’nin düşüşünü milliyetçi söylemlerle frenleyebildiği bir siyasi atmosferde bu ilişki, sözde PKK karşıtlığı ile perdelenmeye çalışılacaktır.
ABD, AKP’Yİ NASIL KULLANIYOR?
Cumhurbaşkanlığı seçimi, AKP ile PKK’nin Açılım’da 2. aşamaya geçmesinin iç nedenidir. Ancak bir de dış neden vardır.
ABD Başkanı Barrack Obama’nın 28 Mayıs tarihli West Point Harp Akademisi konuşması toplamda Washington’un gerileyişini resmetmesi bakımından çok önemliydi.
Gerçi ABD’deki “realistler” ile “müdahalecilerin” çarpışması sonuçlanmış değil ama şu aşamada Beyaz Saray’ın dış politikası, savaşmamayı esas alıyor. Nitekim Obama da konuşmasında bunu teyit etti.
Ancak bu Suriye konusunda elini tamamen çekeceği anlamına gelmiyor. Obama, West Point Harp Akademisi’nde, Şam’a karşı aralarında Türkiye’nin de olduğu dört ülkeye yardım yapacaklarını açıkladı.
Peki, nedir bu yardımlar? Daha doğrusu neyin karşılığında yapılan yardımlardı? O ayrıntıları da Şafak Terzi arkadaşımızın ABD’li Senatör Richard Black ile yaptığı ve bugün Aydınlık’ta yayımlanan başarılı söyleşisinden öğreniyoruz:
1) ABD Libya’dan Türkiye’ye silah gönderiyor, Türkiye de bu silahları Suriye’ye geçiriyor.
2) ABD Türkiye’de her ay 250 cihatçı eğitiyor.
AÇILIM’DA PYD FAKTÖRÜ
Şimdi anlaşılıyor ki, ABD bu uygulamaları büyütecek.
Tam bu zamanda, yani ABD’nin “silahlar yanlış ellere gidiyor” diyerek El Kaide (Nusra ve IŞİD) dışı yapıların desteklenmesi gerektiğini belirttiği bir süreçte, Ankara’nın Nusra’yı terör örgütleri listesine alması da özel anlam kazanıyor.
Bu durum kuşkusuz bir süredir Suriye’nin kuzeyinde otorite olmaya çalışan PYD’nin El Kaide ile çatışmasında Ankara’nın takınacağı yeni tavra da yansıyacaktırç İşte Açılım’da 2. aşamaya geçilmesinin dış nedeni budur!
Zaten Açılım’ın ABD’li mimarlarından Hugh Pope’un “açılım yasal güvence altına alınmalı” çağrısının takvimi de bunu göstermektedir. (ANF, 3 Haziran 2014) Peki, ABD buradan bir başarı elde edebilecek midir? Elbette hayır!
ilginizi çekebilecek diğer videolar
He’s behind you! Google’s new Atlas robot stands up on its own after getting knocked down
Sokak ortasında mafyavari saldırı kızı çırılçıplak soydular
…
@akademiportal tarafından gönderilen tweetler