Cumhurbaşkanı Erdoğan anayasa değişikliği istiyor ancak bunun için AKP’nin desteğe ihtiyacı var. Sıra yeni siyasi oyunlarda. DW Türkçe Yayınlar Sorumlusu Seda Serdar’ın yorumu:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hedefine bir adım daha yakın. Arzusu kendisine Cumhurbaşkanı olarak daha fazla yetki tanıyacak bir başkanlık sisteminin oluşturulması. Her ne kadar Adalet ve Kalkınma Partisi’ndeki (AKP) çevreler bu planı Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) başkanlık sistemine benzediğini söylese de arada ciddi bir fark bulunmakta. Amerikan sistemi tek bir kişinin başına buyruk hareket etmesine müsade etmiyor. Bağımsız yargının da ayrılmaz bir parçası olduğu bir dengeler sistemi ve güçler ayrımı mevcut.
Ancak bu denge uzun zamandır Türkiye’de mevcut olmamakla birlikte yakın gelecekte bunun değişeceğine dair de ipuçları görülmemekte. Diğer bir deyişle, AKP’ye oy vermeyen kesimi zor günler beklemekte.
AKP’nin seçenekleri
Anayasa’nın değiştirilebilmesi için AKP’nin 317 koltuğu yetersiz. Gerekli sayıya ulaşması için de iki senaryo ön plana çıkıyor.
Birincisi, AKP milliyetçi kartını oynamaya devam ederek Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) desteğini alarak ülkeyi daha sağcı ve tutucu bir çizgiye yönlendirecek. Bu, aynı zamanda PKK’nın askeri gücünü daha da çökertmek için saldırılara devam etmesi anlamına geliyor. Eğer bu desteği alabilir ise 330 oya ulaşarak değişikliği referanduma taşıma hakkını elde edecek. 1 Kasım zaferi sonrası Erdoğan halkına yeniden güvendiği için referanduma da rahatlıkla gidecektir.
İkinci bir senaryoda ise Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile barış sürecini yeniden gündeme taşıyarak iki parti arasında bir yakınlaşma söz konusu olabilir. Seçimler bittiği için artık istikrarsızlığın ve güvenlik sorunlarının AKP’ye bir getirisi olmayacak. Bu nedenle HDP artık bir düşman değil, bir potansiyel partner olarak yeniden algılanabilir. Tüm yapılan ve söylenenlerden sonra halen iki partinin birlikte hareket etmesi tamamen seçenek dışı değil. Her ne kadar HDP, Erdogan’ın arzuladığı bir başkanlık sistemini kucaklamaya hazır olmasa da yerel yönetim meselesinin müzakere masasına getirilmesi ile yeniden alternatifleri görüşmeye yanaşabilir. AKP (317) ve HDP’nin (59) ortak bir zemin oluşturması halinde, referanduma gidilmeden 367 oya ulaşarak anayasa değişikliğinin yapılması mümkün olacak.
Demokrasi açığı kimin umrunda?
Türkiye’nin içinde bu senaryolar düşünülürken ülkenin aslında, mülteci krizi, uluslararası terör ve istikrarsızlık gibi küresel sorunlarının tam göbeğinde olduğunu unutmamak lazım. IŞİD ile mücadelenin yıllarca süreceğini Ankara sonunda gördü. Bununla birlikte bu mücadele kapsamında Kürt meselesi de Türkiye için hassasiyetini korumakta. Ankara sınırında bir Kürt devletinin kurulmasına müsama göstermeyecek. Ancak ABD için de IŞİD ile mücadelede Kürtler önemli bir partner olmayı sürdürüyor. Bu ABD için çok hasas bir dengeyi de beraberinde getiriyor çünkü Türkiye’deki üsleri kullanan kullanan ABD Erdoğan’ı kızdırmak istemiyor. İşte bundan ötürü Türkiye’deki demokrasi açığına ABD’nin sesi cılız çıkıyor.
Avrupa Birliği’nin (AB) durumu da ABD’den çok farklı değil. Başta Almanya olmak üzere, tüm AB ülkeleri mülteci krizi endişesinden demokratik değerleri bir kenara itmiş durumda. Erdoğan mülteci kartı ile sadece ekonomik destek almakla kalmayıp Türkiye’nin yıllardır tökezleyen AB üyelik müzakerelerine de ivme kazandırmak istiyor.
Batı medyası tarafından AKP zaferinin kutlanmamasını eleştiren Erdoğan’ın tavrı, aslında Avrupa liderlerinin gözardı etmeyi seçtiği sorunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Görünen o ki, hem ABD hem de AB ortak değerlere sahip çıkmak yerine kendi çıkarlarını gözetmeye devam edecek. Ancak bu değerlerin erimesi, Batı’yı rahatlıkla sırtını dayadığı müttefikinden mahrum bırakacak.
Seda Serdar
Din adı altında politik vaazlar veren kontracı hacı hocalar, İŞİD militanları gibi çalışıyor !
MHP Irkçıları, kriminal çeteler ve Asker kafalı ulusalcılar, AKP’nin tek parti-tek şef diktasını kendi iktidarları olarak görmeye başladılar!
Türkiye’de ki bütün ırkçı katliamcı çeteleri etrafında birleştiren AKP rejimi, çöküşünü engellemek için saldırı politikasına sarılıyor. Askerci ırkçı Ulusalcı Türkçülük, yedeğindeki paramiliter MHP, CHP, BBP, Vatan Partisi ve Irkçı Türkçü Cihatçıları bir araya toplayarak Kürt halkına karşı acımasızca saldırıyor…
AKP, eski Kemalist statükoyu, rejimi vaftiz etme gayesi ile her alanda yeni Selefici kurumlarla takviye ederek, TC’yi ayakta tutma görevini devraldı…13 yıllık iktidarı boyunca Kemalist/ırkçı sistemin temel dinamikleri koruyup onu İttihatçılar gibi Osmanlı ile sentezlemeyi esas alan pan İslamist-Türkistler gömlek üzerine gömlek değiştirerek amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar!!
Hâkim Kemalizm-Militarizm-Milliyetçilik üçlemesinin yaratmış olduğu seçkinci ulus devlet yapısına politik islamın temsilcisi olan AKP’nin öncülüğünde, eski Osmanlı devletinde hâkim olan İslami kimlik te eklenerek tablo böylece tamamlandı!!
Milli görüş gömleğini, hem asker hemde Cihatçı gömleği ile takviye eden AKP, Askeri Kemalist rejimle sentez kurup, her türlü askeri terör ve hile ile mazlum Kürt halkının mücadelesine saldırmaya devam ediyor.
AKP yönetiminin 14 yıllık iktidarı boyunca işlediği tüm katliamların hepsine ‘gizli soruşturma’ etiketi vurularak faili meçhul denilip hasıraltı edildi.
AKP’nin IŞİD ve diğer Cihatçı örgütlere gösterdiği bu yakınlık Türkiye için yeni bir şey değil!
Türkiye tarihinde devlet tarafından himaye edilen güçlerce gerçekleştirilen ve karanlıkta bırakılan bütün siyasi cinayetlerinin ve katliamlarının TSK merkezli kontrgerilla marifeti olduğu biliniyor. Ülke içinde ve dışında altan alta desteklenen IŞİD’e AKP hükümetinin sağladığı korumayı bir “dış politika” hatasının devamı olarak görürsek yanılırız. IŞİD, AKP hükümetinin bir “gençlik hatası” değildir. IŞİD AKP iktidarının varlık koşullarını temin eden kurumsal altyapının, Türkiye kontrgerillasının içinde yuvalandığı bir ortamdır. IŞİD, Türkiye kontrgerillasının paramiliter örgütler fideliğinin “kıymetli” bir parçasıdır.
Türkiye’de devlet iktidarı kontrgerillanın elindedir. Türkiye’de devlet iktidarının ele geçirilmesi sorunu kontgerilla iktidarının ele geçirilmesi sorunudur. Kontrgerilla iktidarını elinde tutan, devlet iktidarını elinde tutar.
Mesela, basit bir Din kurumu gibi maskelenen Diyanet bakanlığı, devlet içinde bir devlet olup, gerektiğinde TSK’dan ağır silahlar sağlayabilecek bir konumdadır…
Her zamanki gibi, sürekli kirli savaşı destekleyen militarist hutbeler okuyan AKP Militarist Diyanetinin, İŞİD, Nusra gibi terör örgütleri ile aynı çizgiye gelmesine bu anlamda şaşmamak gerekir.!
Camilerde verilen ırkçı düşmanca hutbelerin ana teması olan tek vatan, tek din, tek millet, tek bayrak, tek dil vs.., TC’nin Kürtler üzerindeki zulmünü kutsamaya yönelik olup, kontrgerilla eliyle Din diye yutturulmaktadır…
Din adı altında politik vaazlar veren kontracı hacı hocalar, İŞİD militanları gibi çalışıyor. AKP devletinin ellerine tutuşturduğu resmi hutbelerle, Kürt halkına karşı kin ve husumet duygularını kışkırtan Diyanet bakanlığı 110 000 memuru ile adteta 2. bir devlettir..
AKP ve Kürtler’e karşı özel savaş!
AKP hükümeti, Ortadoğu’da iç savaş politikaları ve Cihatçılarla beraber yaptığı özel savaşla kendisini ayakta tutmaya çalışıyor.. AKP’nin “Türkmen direnişçiler” diyerek kendi savaş politikaları doğrultusunda seferber ettiği bu cihatçıların, yerini yurdunu savunan yerel halk değil, dünyanın çeşitli yerlerinden toplanan ve başta Suudiler kampı olmak üzere selefici devletlerce desteklenen paralı askerlerdir.
AKP’nin Suriye’de kendisine bağlı Selefici bir iktidar kurarak Rojava Kürt halkının kazanımlarını yok etmek istediği bir gerçektir.
Savaşa dahil olan TC, Türkmenler ile özellikle Müslüman Kardeşler üzerinden Suriye savaşını perde arkasından yönetmeye devam ediyor…
Bu temelde, Türkiye’den Suriye’ye, çok sayıda Türk özel savaşçısının girdiği ve Cihadist silahlı grupların saflarında “cihada” katıldıkları da biliniyor. Hatırlatmak gerekirse, cihatçı grupların kıyafetlerini giyerek savaşa dahil olan asker/sivil 17 500 “Türk cihatçı” var ve bu sayı Türkiye’den sürekli akan Türk-İslamcı takviyelerle artıyor…
Cihatçı Türk islam çeteleri “Türkmen” ismiyle kurulan kamuflaj örgütçüklerle, dünyaya muhalif ve ÖSO diye yutturulmaya devam ediliyor!
Suriye’de son yıllarda, AKP tarafından çoğunlukla Osmanlı padişahlarının isimlerini taşıyan birçok örgüt kuruldu. İsimleriyle Erdoğan’ın neo-Osmanlıcılık hayallerini yansıtan bu örgütler şunlardır. Fatih Sultan Mehmet Taburu, Sultan Süleyman Tugayı, Sultan Murat Tugayı (Halep’te kuruldu), Yavuz Sultan Selim Tugayı ve Sultan Abdülhamit Tugayı. Bunların yanı sıra Anvar-ül Hak Türkmen Taburu, Ashab-ul Yemin Tugayı, Türkmendağı Tugayı, Müntasar Allah Taburu gibi örgütler de vardır. Ayrıca siyasi platformda kendilerini Suriye Demokratik Türkmen Hareketi ve Suriye Türkmen Kitlesi gibi iki kuruluşla da tanımladılar. Başlangıçta hepsi İslamcı gruplarla birlikte ÖSO’da El-Tevhid birimi çatısı altında yer aldılar. Sonra Nusra Cephesi’yle ittifak halinde operasyonlara dahil oldular.
Adları, söylem düzeyinde “Türkmen Taburlar” olarak geçen bütün bu Cihadist paralı asker çeteleşmesi yapı itibariyle “Suriye’de İslami cihat” hedefine kilitlenmiş durumdadır. Türkmen ya da “Osmanlı” isimleriyle kurulan bu örgütlerin hepsi, yabancı cihatçı akışına adres olarak gösterilerek, Türk istilası için daha fazla militanın bir araya toplanması sağlandı..
AKP’nin Türkmen kartı üzerinden oynamak istediği, İŞİD’in Sunni araplar üzerinden oynadığı taktikle örtüşüyor…
Söz konusu bölgede Nusra’nın Türkiye ile anlaşmalı olarak boşalttığı bölgeye, “Türkmen görünümlü Türk askerleri” yerleştirilip, Kürtler’e saldırı hedeflenmektedir..
Sultan Murad Tugayı ismiyle, Suriye’de Rojava’ya batıdan saldırma görevi alan 4 000 TC Özel harekat askeri, 45 tankla takviye edildi. TC, “Osmanlı” isimleriyle kurulan örgütlerin yanı sıra, Suriye kentlerinin isimlerini alan, AL- Kaida bağlantılı çok sayıda “Türkmen Tugayı” kurmuş durumdadır. Halep Türkmen Tugayı, Rakka Türkmen Tugayı , İdlip, Şam, Tartus Türkmen Tugayları gibi…Bu tugayların içinde yaklaiık 110 devletten cihatçı yer alıyor.
1980 darbesinden sonra Türk Ordusu tarafından yeniden devreye sokulan İslam/ Türk Sentezi politikasının ürünü olan AKP Türk ırkçısı ulusalcı militarzminin de başını çekiyor.
Sadece İslamizm değil,ulusalcıların Pan-Türkist Militarizm politikasını da kullanan AKP, bugün Suriye ve Irak iç savaşına, başta Kürt’lerin kazanımlarını yok etmek için aktif olarak katılmıştır. Kürtlerin Ortadoğuda ki başarılarını yok etmek isteyen TC, sadece Kürtler için değil, tüm komşuları açısından da bir istikrarsızlık ve tehdit unsuru olarak görülmektedir. Bugün Kürt halkı, TC’yi ele geçiren AKP tarafından beslenen Cihadizm ve ırkçılık politikaları nedeniyle soykırım tehdidi altındadır.
AKP PAN İSLAMİST / PAN TÜRKİST BİR PARTİDİR.
Gladio’yu yöneten Türk ordusu, daha önce Kontrgerilla-Jitem ve köy koruyucuları denilen kriminel elemanlarını kullanarak 26 000 civarında faili belli cinayet işledi. Bu politik askeri strateji, şimdiler de artık, Osmanlıcılık ve İslamı öne alarak ümmet temelinde Kürtlerin aladatılmasını savunan AKP eliyle devam ettiriliyor…
Gelinen durumda eski Kemalist askeri strateji revize edilerek İslam boyası ile yeniden öne sürülmüş durumdadır. 80 yıla yakın bir dönemde Askeri kliklerce direkt vesayet temelinde ayakta tutulan TC’nin devamlılığı, Osmanlı ümmetçisi AKP rejiminin yeşil sermaye güdümlü Türk ırkçılarının bu yeni çeteleşmesine havale edildi…
AKP rejimi, TC’nin resmi kontralarını, özel harekat denilen çetelerini birleştirerek kendi Gladio’sunu oluşturdu.
Osmanlı ümmetçiliğini Militarist Kemalizmle sentezleyen AKP rejimi, gelinen noktada katliamlar yoluyla Kürt halkını sindirme kararı aldı…
AKP çete rejimi, TSK-kontrgerilla bağlantılı tetikçi İŞİD, NUSRA benzeri örgütleri, yeni rejimi koruma temelinde daha kapsamlı bir Türk-İslami kontra örgütlenmesi olarak inşa edip Kürt halkına karşı kullanmayı hedefliyor.
Sevgi ve Saygılarla
Entegrasyon Komitesi İsviçre- Vevey
———————————————————————-
Esin Duran,
Selda Suner,
N. Gök,
Irem haloglu
Ferdi koçkar
Yeliz seren
Vedat Konak
S. Aktaş
Pelin Moda,
Bedri Engin,
Hasan Sirtan
M. Eskici
Nazmi Dogan,
Sevda Suner
R. Adalı
Sezer Aşkın,
H. Datvan,
Salih Demir,
FERDİ KADER
Erhan Vural
Necmi Derinsu
Ahmet Kaymaz
Aslan IŞIK
Nizamettin Duran
A. Demir
hasan kayısoğlu
Melahat Baykara,
ismail çekmez.
Aydin Nizam
Uğur Demir
Ismail B. Cenk,
Tekin Balkic
Selma Altuntaş,
Murat Koç
Filiz Serin,
Nedim Serin,
Vedat Koçak,
Salih Birdal,
Erdal Cömert
Ismail Bulak
Ahmet Meriç
Mustafa Gur,
Hasan Zafer
Bahar Ünsal
Osman B.
Ayse bahar
Metin Maslak
H. Maslak
Dilek Solak
zeynep içkaya
Sevda maslak
Sercan Gezmiş
Aynur Balkaya
İpek Doğan
Nazım Doğan
Murat Doğan
esin erkan
Beyhan erdem
n. erdem
İsmail Deniz
Ayten BARAK
Ugur Birdal
Ahmet Tan
İsmet Yelkenci
Yıldırım Kongar
Selma Kongar
Birol Aytekin
Hatice Gül
Ibrahim Erkin
Kemal erdem
Rıza Akdemir
Mehmet Coskun
Hüseyin demir
fethi killi
Yeliz Ender
Mustafa Ender
Ugur Basak
Kemal Dektaş
Ayten Ilkdal
Nuri Aktanır
Metin Koc
Sevgi Ender
Burhan Kulakçı
Oğuz Duran
Burcu Kanter
Aysel kanter
Erol kanter
Layla SOLGUN
M. Oktay
Kemal Aktas
Yelda tekinoglu
Orkun Keskin
T. Vural
Oğuz şen
Nur Şen
Ismail çaykara
Burhan Orkal
D. Kahan
Seher Yıldız
Esra akkaya
Mehmet Uzan
Yeliz IŞIK
Murat Bakır
O. Dem
Salih Aktaş
Seyhan İlknur
Osman Çekiç
esma yıldız
Murat Çetindal
Ali OkyarMusa Tekin
Aslı Birdal
Nazmi Doğan
İnci Gür
L. Okar
Mustafa Karkaya
Omer Aytac
Mürsel Bozkır
Zeynep Şengül
Gülcan Iğsız
Murat Nidar
şemsi Kaya
Ayten Ekşi,
Eda leman
nermin ışıl
D. Polat
Kadir Erdem
Serdar OKTAY
Mehmet Özdemir
Mustafa Erkan
Nuri AKTAS
Emine AKTAS
O. Kadir Ergun
Metin Kurca
Sedat Isiklar
Filiz Bag
Kadir Baskale
Sevim Varlik
Hasan Mesut Akkaya
Necmi Guler
Erhan Isguz
Meral Okur
Bilge Okyaz.
Kemal Koç
L. Mirakoğlu
Oktay Kızılcık
Mehmet Yavuzgil
Erdal Polat
Hüsnü oktay
k. Sankay
Ahmet tekin.
Semra Kaya
Mustafa Çiçek
Kayhan Göçkaya
Erdal Solgun
Mehmet Solgun
Esra Solgun
N. Altik
Oguz Karakış
Leyla Mert
Işık mert
D. Öksüz
Erdem Yılmaz
Ayse Eltan
S. Guner
M. Deniz Ok
Mehmet İnce
Huseyin Cinar
Meltem Cinar
Berk Cinar
L. Demirkaya
Huseyin Çilek
Ayten Irmak
D. Okdere
Ali Uskan
İrem Haloğlu
Berdan Temiz.
H. Baskale
Murat Gülay
Esra Gülay
Mustafa Akyol
A. jale Kol
M. Kol
Tamer Oktay
Aslan Burukoglu
I. Demir
Nurettin Akdal
Uzan Kara
ismail Igdır
Ali Serin, Gül Akın, esra Serin, Mehmet Y. Yıldıran.
Nuri Şen
Hasan.Y. Balci
Mehmet Yucel
İsmet C. Koray
Salih Söğütlü. H. Ali Erkan
Nuri Akçay, Gül Akçay, Esra Akçay
Ali Dem. Sarahoğlu
Ayten Karaman, Mehmet Azal
L. Uzan, Harun Tabaklı
Ertekin Sancak, mehmet değerli.
Kemal Güler, Zeynep Güler
B. Urak.
ADNAN Yörükoğlu
Ismail Duygu, Erdem Duygu, Aydın Üzel. S. Ali Kandarlı
Hasan Incedemir.
N. kayıkçı.
Bayram Akçak
İsmail Dilpek.
Kemal Uzunyayla, Mehmet Gölek, Necip Kaplan
Zeynep Olgun, Mustafa Gülay, Nuri gülay, Arzu Gülay
Mehmet Gülçiçek. Seher Gülçiçek.Mustafa E. Sırat.
Oktay Baykuş. Ezra Seren. Nuray Karaçay.Ali karaçay. Murat Karabel. Nedim Arslan. Haydar Erkin. Şenay Temel, Adnan Temel. M. Adil Oktan. Durmuş Aslan. Kemal Sade. Nurten sade. D. Elagör. Mustafa Elagör. Senay Elagör
Yorumunuz için teşekkür ederiz, yorumlarınız emek ve içtenlik dolu, çok teşekkürler…
AKP MİLLİYETÇİLİĞİ VE OSMANLICILIK!
AKP milliyetçiliği, İttihat Terakki Osmanlıcılığıdır!
El Kaide’nin 4 çeşit fraksiyonundan,Taliban, Müslüman K., ÖSO ve Hamas’ı kullanan AKP, İttihat Terakki’nin politik İslamını yeniden bayrak yaptı!
Görüldüğü gibi Pan İslamist, Pan Turanist AKP dünyadaki diğer İslamcı hareketlerle iç içedir. AKP milliyetçiliği, Devletçiliği İttihat Terakki Osmanlıcılığıdır!!
Artık bugün AKP rejimini savunan, Erdoğan’ın başkanlığını savunan biri, Suriyeli, Bosna’lı veya Somali’li kim olursa olsun bu, yeni ümmetin bir parçasıdır…Uygarlıkları silip süpüren bu barbarlığın yüz yıllık özlemi Osmanlıcılık ve Ortadoğu’lu İslamcı görüşlerin kaynaşması bugünkü AKP’nin dinci yüzünü oluşturuyor.
İTTİHAT TERAKKİ KOMPLOLAR VE DARBELER HAREKETİDİR.
RT Erdoğan kliği 15 temmuz’da kalkışma değil, kafa karışıklığını da kendisi giderdi! 15 Temmuz Akşamı RTE “bu olay bize Allahın lutfu ” dedi !
Pan Türkist, pan islamist çizgiyi esas alan AKP, 12 Eylül 1980 Cuntasının temellerini attığı ANAP, MHP, DYP çizgisinin yeni şartlara uyarlanmasıdır. Askeri cuntaların Terörle Mücadele Şubelerinde devşirilen bu politik İslamcılar, kadrolaşmalarını tamamlayarak, o askeri anayasaya göre görev başına getirildiler! 15 Temmuz girişimi ve Erdoğan’ın gerçek darbesi ile bu kadrolaşmanın iç yüzü biraz daha netleşti…
15 Temmuz ile ortaya çıkan duruma bakılırsa, büyük Mafya gurupları, ÖSO, Müslüman Kardeşler, NUSRA, Taliban, Hüda-Par, Hamas, Işid vb. gibi eğilimler AKP’de birleşti.
AKP’nin yeni tabanın çoğunluğunun ise ırkçı, pan Turancı Pan İslamist MHP-DP-ANAP-Ulusalcı zihniyetinde olduğu ortaya çıkıyor…
Osmanlıcılığın son dönemindeki, İttihat Terakkicilerin muhafazakârlık ile değişme arasında bocalayıp duran kitle piskolojisini en iyi şekilde bugün RT Erdoğan temsil ediyor!
İlginç olan diğer bir nokta ise, AKP’nin kimi “palalılar”, kontrgerilla örgütlenmesi, fevri topluluklar ve yerel çeteler göz önüne alındığında sokaktaki örgütlü militan desteğini çoğunlukla, SADAT, ÖSO, Müslüman Kardeşler, NUSRA, Taliban, Hüda-Par, Hamas, Işid vb. örgütlerden devşirdiğidir..
Yerelde İttihad-ı İslamcı Türk, yani Panislamizm, pan Turanizm çabaları ve devletten kopamayış, tepeden inmecilik ve devlet aygıtına bağımlılık Türkiye İslamcılığının irsî bir sorundur. Tabii ki, AKP rejiminin aile şirketlerinin ve iş adamlarının çıkarlarını savunmak için dinci gericiliği topluma hâkim kılma çabasında illa ki kitle tabanıyla birlikte safkan Şeriatçı olmasına gerek yok. Osmanlıcılık da bu işi görmeye yeter.. AKP, 12 Eylül askeri darbesinin ana amacı olan “ümmetten bir ulus yaratmak ve ulustan da yeniden bir ümmet yaratmak” ideali ile yapılan askeri anayasasının bir ürünüdür…
12 Eylül ve 15 Temmuz darbeleri, ‘milli dindarlık’ diyebileceğimiz İslamcı, sağcı, devletçi, milliyetçi öğeleri de taşıyan eklektik veya sığınmacı bir kimliği oluşturma hedefini güder! Şimdi AKP’de toplanan politik İslamcılar kendi mirasını red etmeden ulusal kimlik veya sistem içinde, Osmanlıcılık ideolojisini yeniden yapılandırarak, Türk-İslamcı eğilim dışındaki bütün akımları tehlike olarak görüyor…
AK Parti, öncüllü olan İttihatçılar gibi İslamcı ruhu kullanma veya çözme bağlamında, bütün namemnun unsurları toparlayıp kendi hedefleri doğrultusunda mobilize ediyor..
İslamiyet denilen ideoloji bu coğrafyada siyasetin içeriğini de biçimini de belirleyen en önemli faktör olmaya devam ediyor.
Bunu bilen darbeciler ve AKP’de toplanan politik İslamcılar kendi mirasını red etmeden ulusal kimlik veya sistem içinde, Osmanlıcılık ideolojisini yeniden yapılandırarak, Türk-İslamcı eğilim dışındaki bütün akımları tehlike ilan ettiler.. AK Parti, öncüllü olan İttihatçılar gibi İslamcı ruhu kullanma veya çözme bağlamında, bütün namemnun unsurları toparlayıp kendi hedefleri doğrultusunda mobilize ediyor..
AKP, Müslüman Kardeşler, El Kaide aynı madalyonun yüzleridir.
AKP İslamcılığı, İttihat Terakki yöneticilerinin İslamcılığının şartlarımızda ki son halidir… AKP poltik islamında, bazı ritüelleri yerine getirdikten sonra her şey serbest! Mafya, kara para, Hırsızlık, cinayet, yalancılık, kişiye biat, ahlaksızlık… Bugün, Türkiye’nin en büyük Mafya babalarının, AKP’de birleşmesi tesadufi değildir.
15 temmuz’da askerleri linç eden unsurların çoğunu Mafya çeteleri mobilize etti…Mafya babalarına en büyük cenneti yaratan AKP iktidarının düşmemesi için en önde savaşanlar ve ”demokrasi nöbeti” tutanlar bu çeteler oldu! Erdoğan sarayının yeni şefinin, islamcı kontrgerilla SADAT örgütünün liderinin en büyük mafya çetelerinin de gizli lideri olması tesadüf değil…
15 TEMMUZ BİR DARBE GİRİŞİMİ OLARAK KALMADI, GERÇEK DARBEYE DE DÖNÜŞTÜ!
(“15 temmuz, Yüce Allahım’ın bana verdiği en büyük nimettir ” RT Erdoğan!)
12 eylül 1980 darbesi gibi, hedeflenen noktalara varmak için gerekli bütün adımlar, karambol yaratılarak sivil bir darbe lideri(Erdoğan) önderliğinde yürürlüğe konuldu!
Kenan Evren Cuntası, meşruluk kazanmak için Sağ-Sol çatışmasını bahane olarak kullanırken, RT Erdoğan Darbesi, FETÖ oluşumunu OHAL için neden olarak kullandı. Özleri ise aynı!
İşkence ve zulüm, toplu tutuklamalar, Anayasalarının rafa kaldırılıp, muhaliflerin ailelerine dahi açık saldırı ve mallarına el koymak!
Şu ana kadar toplanan bütün belgelerin ışığında, 15 Temmuz’un bir MİT projesi olduğu ve başkanlık hedefi önündeki son engellerin de ortadankaldırma amacı güttüğü ortaya çıktı…
Başkanlık projesinde son aşamalara gelen Erdoğan şu anki durumdan daha güzel bir durum düşünemezdi!! Bu sayede etkin bir biçimde kahramanı oldu!
Erdoğan 1 taşla 3 kuş vurdu!
a- İttihat Terakki gibi Milli Birlik adına muhalefeti tümden yok etti. b-İslam ordusu kurma önündeki baş engel olan TSK’yi iyice zayıflattı. c-Sarayını meşrulaştırdı. Muhalafet denilen sahte unsurların sonları da Erdoğan’ın meşhur sarayı oldu!
Kendisini anti-cemaat diye tanıtan AKP, cemaat ve tarikatların en kötüleri en zalimlarinin bir ittifakı olarak anti-demokrat olan SADAT eşkiyalarını, ‘demokrasiye sahip çık’ yalanı ile öne sürerek halkın dikkatlerini başka yere çekip, kendi darbesini gizlemiş oldu!!.
AKP’lilerin İttihatçı komploları ve gerçek dinleri!
TC’nin kuruluşundan sonra, ulus devletin egemen dini haline gelen İttihatçı milliyetçiliği bütün siyasi partiler ve iktidarlar tarafından kullanılmaktan hiç vazgeçilmeyen temel bir TC inancıdır.
Siyasi geçmişinde katliamcılık, soykırımcılık, yağma talanla diğer hakların yok edilmesi suçunu sorgulamayan ve hesaplaşmayan, aksine normalleştiren egemen Türk siyasal aklı, bu kirli kavramları Türk milliyetçiliği kavramıyla ifade etmekte sakınca görmüyor. İşte 16 Temmuz bu ruhun hortlaması idi… Türk soykırımcılığının iktidar eliyle Türk devlet dini haline getirilmesi ve içselleştirilmesi sonucu, doğal olarak Türk halkı da bu kirlenmeyi içselleştirdi.
MHP ve CHP birer devlet partileri olarak, Erdoğan’da somutlaşan ırkçılığın/Türkçülüğün/islamcılığın, İtthatçılık ruhunu görünce sütünü içmiş bebek gibi oldular!!
Devlet dini haline gelen ırkçılığın/Türkçülüğün dokunulmaz, tabu olarak kabul edilmesi ve toplumda da kabul görmesi nedeniyle bu CHP ve MHP, hemen Erdoğan sarayına doğru savruldular.
OSMANLI’DAN TEC’YE KADAR İSLAM SİLAHI!
Dini bu şekilde bir araç olarak kullanmak AKP ile başlamadı! Bütün Osmanlı hikayesi, Türk islam zentezi budur.
İslam dinini yaymak, Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte Türk yayılmacılığının istila gerekçesi haline dönüştü. Müslüman olmayan devletleri işgal eden Osmanlı, işgali altındaki Müslüman devletleri ise uzun süre sömürdü.
İslam Dini TC ile birlikte, devlete bağlı Diyanet İşleri Başkanlığının kurulmasıyla tam anlamıyla devlet kontrolüne geçti. Yeni laik olmadı, dini tekeline alarak ve iktidar aracı haline getirdi. Bunun laiklikle bir alakası yoktur! İŞİD değil, Osmanlı Halifeleri, rakı içen TC kurucularından daha fazla uyuşturucu kullanıp Erdoğan sarayı gibi Avrupa’yı gölgede bırakan saraylarında, asrın en büyük zevk sefa ortamında yaşardı!
Diğer taraftan, Osmanlı zamanında olduğu gibi, günümüzde de İslam dini, daha ağır şekilde, iktidar inşasında ve sonrasında baskı ve zulümle sürdürülmesinde araç olarak kullanılmakta. Suudi Arabistan’dan İran’a, Afganistan’dan Türkiye, Suriye, Mısır ve Libya’ya kadar her yerde İslam kılıcı bütün halkların başı üzerinde kutsal bir ölüm makinesi olarak çalışmaya devam ediyor..
AKP’lilerin Sloganları olan yeni Osmanlıcılık, her ne kadar 21. yüzyılda sonlanan imparatorluk ruhuna çaresizce seslenme girişimi gibi görünse de, aslında onunla hedeflenen yeni bir kimlik inşası. AKP’nin 15 Temmuz darbesi ile etrafına topladığı MHP, CHP ve diğer ulusalcı, milliyetçi, ırkçı, mezhepçi kadrolar bu hayalin çaresiz ittifakı.
İslamcı Türkçülük anlayışı, İslami simgelerin milliyetçilik, ırkçılık, Türkçülük ve Turancılıkla harmanlandığı Türk tipi yeni bir din anlayışıdır. Esinlendiğini iddia ettiği dünyadaki İslamcı hareketlerden bu kadar farklılaşmasının nedeni, yapay olması ve toplumu dizayn etmek için kurgulanmış olması/dayatılmasıdır.
POST MODERN AKP CEMAATİ!
AKP cemaatinde olduğu gibi diğer Cemaatlerin hiç birinde bireysel irade ya da sorgulama yoktur. Önderin sözü hükümdür ve önderin emrini tartışan küfre girip dinden (AKP) den çıkar.
AKP Cemaati hiç bir cemaati sevmez. Erdoğan’ın Mehdi olduğuna inanıyorlar!!
AKP cemaati dış dinamikler, Ortadoğu iç savaşları, şeriat örgütleri ve büyük para babaları Körfez ülkeleri olmaksızın ayakta duramaz..
AKP Cemaatini oluşturan kitlenin geneli iktidar olanı destekler, yani bunlar durakta beklemeyi sevmezler, gelen her otobüse binerler.
AKP Cemaati holdingleşmiştir. Holdingin mutlak hakimi, en büyük para babası olan RT Erdoğan, cemaat önderleridir. Holdingin mutlak hakimi, dünyanın en büyük muhteşem Sarayında yaşayan Erdoğan, parayı elinde tutanın gücü elinde tuttuğunu bilir ve yönetimi ailesi ile paylaşır!
AKP Cemaatinde önder RT Erdoğan emreder, bakanlar, ve diğer piyonlar, müritler zerre sorgulamaksızın emredilen yere eksiksiz oy verir.
AKP Cemaatinde müritler yani mensuplar rant’tan pay almanın ancak önderlerinin himmetiyle olabileceğini bildiklerinden, hepsi başbuğları RT Erdoğan’ı ahiretlerinin sigortası olarak görürler.
AKP Cemaati diğer cemaatleri de ele geçiriyor…Rakip cemaatlere büyük bir darbe indiren RT Erdoğan, onların mal ve mülklerine de el koyarak bir Cemaatleri çatısı, bütün tarikatların tekeli haline geldi..!
Bugün AKP’ye militanlık yapan cemaat ve İslâmcı guruplar,TC’de ki tüm cemaat ve tarikatların yüzde 90’ı. Mal Mülklere direkmen el koyma, işkence terör yoluyla korkutulan, hain ilan edilme korkusuyla paniğe kapılan diğer Cemaat ve Tarikatlar kaçınılmaz olarak RT Erdoğan’a teslim oldular!!
Bütün bu Tarikat ve Cemaatler Erdoğan’ın militanı olup, onun diktatörlüğünün maddi temellini oluşturmaktadır..
Suriye’de şeriat düzeni için savaşanlara, Körfez monarşilerindeki destekçileri ve sahadaki diğer cihatçı gruplara 5 yıldır her türlü yardımı yapan AKP cemaatidir…Suriye’de Cihatçı gruplar arasında birlik sağlamak için her gayreti, AKP’nin bir parti kolu haline gelen MİT yapıyor..
El Kaide liderliğine biat eden 13 terörist örgüt MİT tarafından silahlandırılıyor ve fiilen Türkiye tarafından yönetiliyor..
MİT Suriye terör örgütlerine, Birleşmiş Milletler’in “terör örgütleri listesi”nden çıkmaları için sürekli adlarını değiştirtiyor.
AKP, Suriye’de ki gözbebeği Fetih el Şam gibi, ÖSO gibi, Müslüman Kardeşler gibi yağmacı, pervasız ve ucube bir din yaratarak, bu yeni dini de geleneksel İslam anlayışının cami ve diğer kurumlarını, Diyanet’i kullanarak pazarlıyor.
AKP çeteleri, Nusra Cephesinin, El Kaide’den ayrıldığını en son adlarının da Fetih el Şam olduğunu idda etmesi gibi, onlarda Milli Görüşten, Cemaatten ayrıldıklarını idda ediyorlar! Ama Erdoğan’ın bir kişisel örgütü olan AKP tümüyle Milli Görüş, Nakşici, Müslüman Kardeşlerci, Rabıtacı bir cemaat..! Değişen tek şey örgütün ismi!
Sevda Suner,
13 Eylül 2016